Şevket Dağ (1876 - 1944)

Biyografi

Şevket Dağ 1875 yılında Kafkasya'dan göç eden  bir ailenin çocuğu olarak İstanbul'un Küçük Mustafa Paşa Mahallesi'nde dünyaya geldi. İlköğretim eğitimini Aşık Paşa Hacı Ferhat Okulu'nda, orta öğrenimini ise öğretmen okulunda tamamladı. Resme olan ilgisi Unkapanı Azaplar Hamamı yakınında dükkânı bulunan ve gemi resimleri ile tanınan Emin Baba lakaplı halk ressamı sayesinde başladı. Emin babaya ve yaptığı resimlere olan hayranlığını her fırsatta dile getirdi. Resim yapmaya başlaması ile birlikte eğitim hayatının yönü de değişti. Sanayi-i Nefise Mektebi'nde öğrenim gördü. Sanayi-i Nefise'de öğrenciyken Osman Hamdi Bey, Alexandre Vallaury ve Salvatore Valeri'nin öğrencisi oldu. Yetenekli ve disiplinli bir öğrenciydi. Resim tarzının öğretmeni Osman Hamdi Bey'e yakın olmasıyla bilinir. 

1897 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi'nden birincilikle mezun oldu. Mezun olduktan sonra Evkaf'ta (Vakıflar İdaresi) memur olarak göreve başladı. Burada görevini sürdürdüğü sırada evlendi ve iki çocuğu dünyaya geldi. Memur olarak çalışırken düzenlenen sergilere de katılım göstermeyi ihmal etmedi. 

Kişisel olarak açtığı ilk ve son sergi, İstanbul Kuyucu Murat Paşa Türbesi'nin yakınlarında bulunan bir muhallebici dükkanında olmuştur. 

Şevket Dağ'ın katıldığı ilk sergi 1901 yılında düzenlenmeye başlanan “İstanbul Salonu” adlı sergiydi. 1902, 1903 ve 1911 yıllarında yapılan Beyoğlu Pera Sergilerine katıldı. 1909 yılında Münih'te düzenlenen Harp Resimleri sergisinde altın madalya kazandı. 1911 yılında İtalya Societa Opera Binası'nda açılan Pera Sergisinde “Ayasofya Giriş”, “Ayasofya İçi” ve “III. Selim Türbesi” adlı eserleriyle yer aldı. Bu sergiye katılım gösterdikten sonra “Doğu'ya has eserler üreten fırça sahibi” olarak tanımlandı. 

Kendisi hiç yurtdışına çıkmamış olsa da yurtdışında düzenlenen sergilere gönderdiği eserleri ile Avrupa ve Amerika'da geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Uluslararası bir tanınırlığa kavuştu. Yerli ve yabancı koleksiyonerlerin ilgi ile takip ettiği bir ressam oldu. 

1909 yılında Galatasaray Lisesi'nin müdürü Tevfik Fikret'in isteği üzerine bu okulda öğretmenlik yapmaya başladı. Sanatının gelişmesi konusunda Tevfik Fikret'in önemli bir isim olduğunu her fırsatta dile getirdi. Galatasaray Lisesi'nde çalışırken öğrencilerini doğadan resim yapmaya teşvik etti. Öğretmenliği boyunca doğayı izleyerek eser üretmeyi öğrencilerine öğretti. Galatasaray Lisesi'ndeki öğrencileri arasında Türk Resminin ünlü ressamlarından Fikret Mualla da vardır. 

II. Meşrutiyet'in ilanıyla ortaya çıkan özgürlükçü ve yenilikçi atmosferle birlikte Şevket Dağ ve diğer Türk Ressamlar sanat ve sanatçıya destek olması amacı ile 1909 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ni kurdu. Topluluk 1919 yılında isim değiştirerek Türk Ressamlar Cemiyeti adını aldı. 

1916 yılında Galatasaray Lisesi'ndeki görevi sonlandıktan sonra İstanbul Darülmuallimin'de (İstanbul Erkek Öğretmen Okulu) öğretmenliğe devam etti. Bu okulda bir resim atölyesi kurarak fark yaratan bir öğretmen oldu. Türk Ressam ve Yazar Malik Aksel de Şevket Dağ'ın İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'ndaki öğrencilerindendir. 

1916-1944 yılları arasında gelenekselleşen Galatasaray Resim Sergilerinde eserlerini sergiledi. 1917 yılında sekiz eseri ile dahil olduğu sergide Gümüş Sanayi-i Nefise madalyasına layık görüldü. 

Şevket Dağ 1914 Kuşağı sanatçılarına her zaman yakındı. Onlar gibi Paris'te eğitim almamış olsa da 1914 Kuşağı sanatçıları gibi empresyonizmi (izlenimcilik) benimsedi. 

1923 yılında açılışı Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen Ankara Resim Heykel Sergisinde önemli bir sanatçı konumundaydı. Gelenekselleşen Ankara Resim Heykel Sergilerinin 1928 yılındaki 5. etkinliğinde Türkiye2yi ziyarete gelen Afgan Kralı ve eşi de sergiye gelerek Şevket Dağ'ın tablolarını satın aldı. 

1933 yılında Paris Salon des Artistes Français'de üç tablosu sergilendi. 

1934 yılında “Yeni Cami” tablosu İran Şahı tarafından, 1939 yılında ise başka bir tablosu Almanya Ankara Büyükelçisi Franz Von Papen tarafından satın alınarak yurtdışına gönderildi. 

Sanatsal kimliği dışında siyasi bir yönü de vardı. 1935-1939 yılları arasında Konya Milletvekilliği, daha sonra ise Siirt Milletvekilliği yaptı. 

Resim hayatının ilk dönemlerinde natürmortlar ve portreler yapsa da Ayasofya resimleri denilince ilk akla gelen ressam olan Şevket Dağ, hayatının sekiz yılını sadece Ayasofya konulu resimler yaparak geçirdi. Ayasofya haricinde Rüstem Paşa Cami ve Kapalıçarşı da tuvaline aktarmayı sevdiği mekanlardı. 

İç mekan resimleri ile öne çıkan bir isim oldu. Anıtsal tarihi yapılar, İstanbul' un sokakları ve manzaraları üzerine yoğunlaştı. Mekanlarda ışık ve gölge karşıtlığını kullanmakta ustaydı. Kullandığı ışık ile dini mekanların kutsal ve loş atmosferini izleyiciye hissettirmeyi amaçladı. Eserlerinde çini sanatına, sedef kakma detaylı kapı örneklerine ve kültürümüze ait objelere mutlaka yer verdi. 

1944 yılında gerçekleşen Galatasaray Sergisi'nden dönerken eve gitmek için bindiği vapurda kalp krizi geçirerek hayata veda etti. 

İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri 

İR-0138, Kınacıoğlu Hanı, 

İR-0170, Cami Köşesi, 

İR-0260, Eski Eşyalar, 

İR-0328, Türbe Önünde Dilenci, 

İR-0329, Han Kapısı 

Kaynakça

F. Özdemir (Editör), “Zaman ve Mekânın Büyüsünde Bir Ressam: Şevket Dağ / An Artist in the Magic of Time and Space: Şevket Dağ", Folkart Gallery Yayınları:17, İzmir, Ocak 2023, s.305-307.

Sanatçının Yer Aldığı Yayınlar

Ayrıntılı bilgi için bakınız: Hatice ŞİMŞEK' in “Ressam Şevket Dağ'ın Hayatı ve Sanatına Genel Bir Bakış / An Overview of the Life and Art of the Painter Şevket Dağ” isimli makalesi 

Eserler