Şevket Dağ Türk Resim Sanatı tarihinde enteriyör (iç mekân) resimleriyle tanınan sanatçılar arasında yer almaktadır. Yaşamı boyunca yapmış olduğu resimler incelendiğinde, seçmiş olduğu konuların, özellikle tarihi anıtların iç mekânları olduğu görülmektedir.
Bunların arasında da İstanbul’un simgesi olan anıtsal tarihi yapıların giriş kapıları ile iç mekânlarının defalarca resimlenmiş olduğunu saptarız.
Tarihi anıtların arasından üç yapı onun ilgi alanının odağında yer almakta ve bu yapıların resimlerini tekrar tekrar yapmış olduğunu fark ederiz.
Şevket Dağ resimlerine konu olan tarihi anıt yapıları arasında ilk sırayı sekiz yıl çalıştığı Ayasofya almaktadır. Rüstem Paşa Camii’nin çini dekorasyonun çeşitliliği ve eşsiz görünümü gibi, caminin harim kısmının loş atmosferine de hayrandır ve defalarca bu atmosferin ışıklarının çinilere yansımasını tuvallerine aktarır.
Topkapı Sarayı da konuları arasındadır ve birçok sanatçı gibi onun da en kıymet verdiği, içinde zaman geçirip resimler yaptığı Osmanlı İmparatorluk sarayıdır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiklerinin savaşı kaybetmesi neticesinde, I. Dünya Savaşı yenilgisini unutturmak amacıyla Viyana ve Berlin’de sergiler açmak için Şehzade/Halife Abdülmecid Efendi önderliğinde, Harbiye Nezareti Şişli Resim Atölyesi’nde çalışan ressamların arasında Şevket Dağ da yer alır. Program uyarınca önce Galatasaray Yurdu’nda “Savaş Resimleri ve Diğerleri” adı altında yapılan Harbiye Nezareti Şişli Atölyesi Sergisi, daha sonra Viyana’da açılır.
Bu sergilerde yer alan Ayasofya narteksi ve Rüstem Paşa Camii isimli iki eseri Şevket Dağ’ın enteriyör resimlerinin döneminde de beğenildiğini kanıtlamaktadır.
Ayasofya’nın çift narteksi, kapıları, ana mekânın yan neflerinin sıra kubbeleri, iki yarım kubbeyle çevrelenmiş merkezi kubbenin eteklerinde sıralanan pencerelerinden akarak mekâna sızan ışıklar, hünkâr mahfeli, kandilleri ve rampayla tırmanılan üst kat galerilerinin İtalyan ocaklarından taşınarak getirilen mermerlerinin farklı bezemelerinin döngüsel hareketleriyle çevrelediği atmosfer Şevket Dağ’ın resimlerinde ölümsüzleşir.
Mekânın büyüklük algısını, özellikle figürlerin oranlarıyla vurgulayan Şevket Dağ, kutsal mekânların kimliğini belirlemek için, bilinçli olarak küçük, yüzü görünmeyen, hafif loş ışıklarla aydınlatılan çinileri ve hat levhalarını, halıları takip eden figürsel yorumlarıyla romantizmin özelliklerine göndermeler yapar.
Çerçeve Tanımı: Sarı yaldız boyalı ahşap çerçevelidir.