Ömer Uluç (1931 - 2010)

Biyografi

1949-1955 yılları arasında İstanbul Robert Kolej’de ve ABD’de mühendislik eğitimi alan Ömer Uluç resim eğitimine Nuri İyem atölyesinde başladı ve ilk dönem çalışmaları figüratif resimler oldu. Aynı yıllarda “Tavanarası Ressamları” içinde akademizme tepki olarak soyut dışavurumcu resimler üretti. 1953-57 yılları arasında mühendislik öğrenimi gördüğü Amerika’da soyut resim çalışmalarına devam etti. 1960’larda ise özgün bir sanat arayışına giren sanatçı, rengi düz renk form üzerinde hareketli lekeler oluşturarak kullanmaya başladı ve bu dönem çalışmalarını 1965’ten sonra “Armalar” adı altında topladı. Soyut resim yapmakla birlikte, sarmal renk demetleriyle form denemeleri yapan Uluç, bunları figüre dönüştürdü. 1971-1972 döneminde ABD’de yaşayan Uluç, 1973-77 yılları arasında Batı Afrika’da Nijerya’da bulundu. Bu dönemde yaptığı Ana Çocuk (1974), Afrika’da Doğdu (1975) ve Bebek İkon (1978) gibi işlerinde mavi, kırmızı ya da gri-kahverengi renklerden oluşan ve Afrika tiplerini çağrıştıran figür çalışmaları yaptı ve bunları fonu kaplayacak derecede irileştirdi. 1980’lerde kullandığı renk yumaklarında bir açılma izlenir. Fonda serbest çizgilerle renkli uygulamalar yaptığı bu yıllarda gerçekleştirdiği çıplaklarda renk yumakları çözülür ve serbest eğrisel çizgilere dönüştürdüğü gözlenir. 1983 yılında Paris’e yerleşen sanatçının bu dönem yaptığı Büyükada’da Kargalar (1984), Boğazdan geçen Sovyet Tankeri (1984), Buzlu Sularda Denizaltı (1985) gibi isimler taşıyan resimlerine İstanbul özlemini yansıttı. Yaklaşık 1988’de kalınlaşan fırça darbeleriyle çalıştığı resimlerinde aynı imgeyi tekrarlayarak iki ya da daha fazla tuvali birbirini tamamlar şekilde tasarlamaya başladı. Bu eğilimin öncü örneğini ise 1987 yılındaki I. Uluslararası İstanbul Bienali çerçevesinde Mimar Sinan Hamamı için tasarladığı çok parçalı tuvallerde verdi. 1990’ların başından itibaren çok parçalı tuvallerinden “çıkmalı” resimler olarak adlandırdığı ve kolaj tekniğinden faydalanarak imgeyi tuval sınırlarının dışına taşıran resimler üretti. 90’ların sonundan itibaren sanatçı resimlerinde kullandığı sarmal renk yumaklarını önceleri halat sonraları ise plastik hortum kullanarak heykeller üretmeye başladı ve heykelleri serbest olarak Ölüm Duvarı (1999) çalışmasında olduğu gibi büyük boyutlu resimlerin önünde ya da Yola Bakan Köpek (2001) çalışmasındaki gibi önünde kullanarak yerleştirmeler yaptı. Kullandığı malzemelere pleksiglas, akrilik, polyester gibi malzemeler ekleyerek üç boyutlu işler üretti. Sanayi hortumundan ürettiği heykellerine Ay Tavşanı (1999), Prens (2000) gibi isimler verdi. 90’ların sonlarından itibaren ve 2000’ler boyunca ürettiği resimlerin yüzeylerinde, heykelleriyle örtüşen dokular kullandı. 

Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ndeki Eserleri 

R-1869, İki Fotomodel-1984 

İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri 

İR-0140, Figür, 

İR-0384, Çıplak 

Kaynakça