Babası hattat, ağabeyi nakkaş olan Osman Zeki Oral, 1925 yılında Karadeniz Ereğli’sinde dünyaya gelmiştir. Sanatçı bir aileden gelmesi daha çocuk yaşlarda boya ve fırçayı tanıma şansını doğurmuştur. Sanat eğitimine ilk kez ağabeyi nakkaş Mehmet Gani’nin gözetiminde duvarlara çiçek resmi yaparak başlamıştır. Çizgiler, çiçekler, stilize biçimler ve renklerden oluşan bu duyarlı ve coşkulu dünyanın izleri olgun döneminde yaptığı çalışmalara kadar uzanmış ve onun sanatını biçimlemede önemli bir etken olmuştur (Cantürk, 1999, s. 4).
1943 yılında girmiş olduğu İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde önce Seyfi Toray ve Şefik Bursalı Atölyelerinde, 1944 yılından itibaren ise Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesinde sanat eğitimini sürdürmüştür. 1950’de Akademinin Yüksek Resim Bölümünden mezun olmuştur (Osman Zeki Oral Sergi Kataloğu, 2010, s. 2). Atölyedeki eğitimi esnasında hocası Bedri Rahmi’nin arkadaşları olan Orhan Veli ve Sabahattin Ali gibi edebiyat ve düşünce dünyasından önemli kişileri tanıma fırsatı bulmuştur. Ayrıca akademide, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan estetik ve mitoloji dersleri almıştır (Oral ve Oral Koray, 2024).
Onlar Grubu ve Grubun Pelvan Osman Reisi
Bedri Rahmi’nin on öğrencisi tarafından kurulan Onlar Grubu’nun[1] amacı; Anadolu’nun geleneksel motifleri ile çağdaş Batı resminin anlatım biçimlerini birleştirip doğadan ve yaşamdan seçtikleri konuları yöresel bir üslup ve soyutlama anlayışı ile yansıtarak Türk resminin özgün üslubunu oluşturmaktır (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997, s. 1376).
12 Mayıs 1946 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan ilk sergi duyurusunda Güzel Sanatlar Akademisinden mezun 10 genç ressamın, akademi öğretmenlerinin benimsediği değerleri paylaşarak yola çıktıkları vurgulanır (Binzet, 2003, s. 23). Türk resim sanatında bir ekol haline dönüşerek özgünlük ve kimlik arayışının simgesi olan Onlar Grubu’nun ilk sergisi akademide açılmıştır. Hocası Bedri Rahmi’nin önderliği ve teşviki ile Oral, bu sergiye siyah beyaz kilim motifli insan figürü ile katılmıştır (Ersoy, 2003, s. 50). İlk sergilerinde konuları işleyişlerindeki özgünlük ve özgürlük ile sanat ortamına yenilik getiren tek toplu hareket olarak değerlendirilmişlerdir. Grup içinde Turan Erol, Orhan Peker, Fikret Otyam, Leyla Gamsız, Adnan Varınca, Mehmet Pesen, Mustafa Esirkuş ve Osman Zeki Oral gibi çağdaş Türk resminin tanınmış birçok sanatçısı bulunmaktaydı (Başkan, 2014, s. 110).
1950 yılında basılan “Genç Ressamlarımız 10’lar Grubu” adlı kitapçıkta Osman Zeki Oral “Hamur Açanlar” adlı eseri ile yer almıştır. Ayrıca kitapçığın kilim motifli kapak tasarımı da Oral’a aittir (Oral ve Oral Koray, 2024). Grubun bir diğer sergisi, 1951 yılında Beyoğlu’nda Fransız Konsolosluğu’nda açılmıştır. Sergide Oral’la birlikte Turan Erol, Orhan Peker, Fikret Otyam başta olmak üzere toplam 21 sanatçının tablosu yer almıştır. Oral bu kez “Mevleviler”, “Mehter Takımı” ve “Dibek Dövenler” adlı tablolarını sergilemiştir. Bu tabloların yaşamında özel bir yeri vardır. Akademi yıllarında tanıştığı, meşhur Atlı Köşk’ün o dönemdeki sahibi, Mısır Kralı Faruk’un halası İffet Hassan Hanım’ın özel ressamlığını yaptığı zamanlardaki peyzajlarıdır bunlar (Ersoy, 2003, s. 50).
Grup içerisinde atölye arkadaşları Oral’a “Pelvan Osman”, “Osman Reis” ve “Saf Yürek” olarak hitap etmişlerdir. Fikret Otyam atölye anılarından şu şekilde bahsetmiştir:
“Sözüm, atölye arkadaşlarımdan Osman’a aramızda çağrılışıyla, anılışıyla “Pelvan Osman”a… Gerçekten pehlivanlığı var mıydı da kısaca “Pelvan Osman” mı deniliyordu, hiç bilemedim. Bildiğim Karadenizli… Zonguldak ilinin Ereğli ilçesinden. Akademiye gelmeden önce çok mu hamsi yemişti de boyuyla posuyla “saf yürek” seçimi yapılsaydı, artık aramızda olmayan Nedim Günsür, Mustafa Esirkuş, Orhan Peker ve aramızda olan Turan Erol dahil, Osman’a verirdim oyumu ya da onu azıcık öne alırdım…Rahmetli Hocamız Bedri Rahmi “reis”i çok ama çok kullanırdı ve bizlerin de diline takıldı bu “reis” ve aramızda en çok kullanan Osman Zeki Oral Reis oldu…Biz on arkadaş bir grup kurduk adı da Onlar Grubu ve grup Osman Zeki Oral ’sız olur muydu? Grup dağılıncaya kadar tüm sergilerde yer almıştır “Osman Reis” …” (2010, s. 12).
Onlar Grubu’nu öğrenci sergilerinden ayıran; zaman içindeki direnç ve tutkuları, resim sanatında geleceğe yönelik tasarı ve projeler geliştirmeleri, meslekten kopmamayı amaçlayan görüş ve beğeni ortaklığıydı. Kısaca Bedri Rahmi’nin deyimiyle “hikâyenin içinde olma” kararlılığıydı (Özsezgin, 2003, s.19).
Onlar Grubu ortak hareket etme prensibini, 1948’de düzenlenen 9. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde de göstermiştir. O dönem Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nin daimî komiseri Cemal Bingöl, bu sergiye ilişkin bir yazısında grup üyelerinin akademide henüz öğrenci olduklarına dikkat çekerek grubun herkese cesaret dağıttığını, cesaretlerinin gençliklerinden değil yürüdükleri yolun doğruluğundan, çalışmalarındaki ciddiyetten kaynaklandığını belirterek onları “yılın tazelik getiren tek toplu hareketi” olarak değerlendirmiştir (1948, s. 35). Daha sonra 1949’da 10. ve 1950’de 11. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne de grup olarak katılım sağlamışlardır. Bu kapsamda Oral’ın “Peyzaj” adlı eseri 11. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde sergilenmiştir.
Genç sanatçılardan oluşan Onlar Grubu sanat camiasına tazelik getiren bir hareket olarak yorumlanıp ilgiyle karşılansalar da üyelerinin zamanla kişisel sanat çizgilerini güçlendirme savaşına girmeleri grubun adını gölgede bırakmıştır (Bolat Aydoğan, 2008, s. 319). Son toplu sergilerini ise 1954 yılında yine Beyoğlu Amerikan Haberler Merkezi’nde gerçekleştirmişlerdir. Bu sergiden sonra bazı sanatçıların grup üyeliğinden ayrılarak bireysel ve karma sergilere yönelmeye başladığı göze çarpar. Nitekim artık işlevini tamamladığı düşünülen grup, herhangi bir ortak karar almadan 1955 yılında dağılmıştır (Özsezgin, 2003, s. 19).
Grubun dağılması ile birlikte üyelerin pek çoğu kendilerine özgü bir üslupla yöresel resmin önemli temsilcilerinden olmuşlardır. Bu anlamda Onlar Grubu da Türk resim sanatı tarihinde en önemli sanat hareketlerinden ve birliklerden biri olarak dikkat çekmektedir.
Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Ressam Osman Zeki Oral
Oral, Bolu’da resim öğretmenliği yaptığı dönemde aktif sanatsal faaliyetleri ve nihayetinde Bolu Güzel Sanatlar Galerisini kurmasıyla da dikkat çeker.
Birleşik Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği’nin kurucu üyeleri arasında da yer alan Oral, daha sonra Cemal Bingöl'den müdürlüğünü devraldığı Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisini 1967-1990 yılları arasında yönetmiştir (Yasa Yaman, 2012, s. 386).
Oral, 1960’lı yıllarda Ankara’nın gözde alışveriş mekânı Zafer Çarşısında bir sergi salonu açma fikrini geliştirmiştir. 1000 metrekarelik alanın sanat galerisine dönüştürülmesi sürecinde kendisi de mekânın, tanzim ve tasarımı üzerinde çalışmıştır (Oral ve Oral Koray, 2024). Galeri, zamanla Ankaralılar için bir durak noktası, sanatçılar için ise bir buluşma merkezi olmuştur.
Oral, sanat çalışmalarının ve olağan görevlerinin yanı sıra galeride çocuklar ve yetişkinler için resim kursları açmış ve yönetmiştir. Bu kurslarda pek çok kişinin yeteneklerinin su yüzüne çıkmasına ve geliştirilmesine öncülük etmiştir (İslimyeli, 1977, s. 133-135). Resim kültürünün yaygınlaşması adına çocuklar için açmış olduğu Cıvıltı Atölyesi o kadar başarılı olmuştur ki kurslara katılmak için şehir dışından bile çocuklar Ankara’ya gelmiştir (Oral ve Oral Koray, 2024).
Öte yandan 1920’lerde Ankara’da inşa edilen Türk Ocakları Genel Merkezi, 1975 yılında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne resim ve heykel müzesi olarak kullanılmak üzere tahsis edilmiştir. Bu süreçte Oral, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğüne de vekâlet etmiştir (Cantürk, 1999, s. 5). Resim ve Heykel Müzesinin bir yandan restorasyon çalışmaları devam ederken bir yandan da müze koleksiyonlarının oluşturulmasına başlanmıştır. Eşref Üren, Arif Kaptan, Turan Erol, Orhan Peker, Refik Epikman, Şefik Bursalı ve Osman Zeki Oral’dan oluşturulan ekip kamu kurum ve kuruluşlarını dolaşarak 500 kadar eseri müze koleksiyonuna kazandırmıştır (Erbil, 2002, s. 37). Ayrıca Oral, Paris’te bir müzayededen Fikret Mualla’nın 26 tablosunun alınarak müze koleksiyonuna girmesini sağlayan ekipte de görev yapmıştır.
Eşref Üren’in Ressam Osman Zeki Oral’ın galeri müdürlüğüne ilişkin görüşleri şu şekildedir:
“…Yıllardan beri galeriyi idare ediyor. Bir galerinin idaresi öyle ahım şahım bir şey değil. Onun özelliği galeriyi bir okul haline getirmesinde ve bunda da başarı göstermesindedir. Bunu her babayiğit yapamamaktadır. Önceleri buna karşı çıkanlar oldu her yenilik yapana karşı olduğu gibi. Sonuç ne oldu? Osman Oral’ın yolunda görüyoruz onları, fark bu sureti haktan görünenler hasbi değil kisbiler. İkinci bir fark daha var: Osman Oral bu çalışmalarını iki kategoriye ayırmış, okul öncesi çocuklarının ‘Cıvıltı Akademisi’ diye adlandırdığı kısımdan gayrı, ‘Düşünenler Akademisi’ diye adlandırdığı erginler bölümü var. Muhtelif meslek erbabının çalışması için. Sorarım, bugüne kadar hangimiz yaptık ve başardık bu güç işi? Lafla peynir gemisi yürümüyor. Henüz Ankara’da bir Güzel Sanatlar Akademisi kuramadık…” (1982).
Fikret Otyam’ın görüşleri ise şu şekildedir:
“Ressam Osman Oral, Türkiye’nin kalbi Ankara’da Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürüdür ve bu çok önemli bir görevdir sanatsal işlerden yana…Fikret Otyam, Filiz Otyam ve İbrahim Demirel’in “Eğer bizi sual eden olursa” sergisinin açılışındayız. Devlet ricali ve yabancı diplomatlar salona giriyorlar, bizim saf yürek Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Sevgili Osman can, ev sahibi ama arkalarda kalmaya devam ediyor ‘Pelvan, senin yerin en önde gel bakalım’ diyerek kolundan tuttuğumu hatırlıyorum…” (2010, s. 9).
Oral, galeri müdürlüğü görevi esnasında sanatından hiç kopmamıştır. Görev süresince pek çok yarışma ve sergilere katılım sağlamıştır. Sanatçı; 1966'da Tahran Uluslararası İki Yılda Bir Sergisi’nde onur ödülü, 1973'te 34. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde “Alaplı, Taşbaşı” adlı yapıtıyla başarı ödülü, 1973'te 50. Yıl Resim ve Heykel Sergisi’nde başarı ödülü, 1985’te 46. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde “Ereğli- Bozhane Önü” adlı yapıtıyla başarı ödülü kazanmıştır. 49. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde jüri üyesi olarak yer almıştır. 31.’den 39. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne kadar dokuz yıl sergi komiseri olarak görev yapmıştır.
Sanatçının Ankara Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda 12, Erzurum Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda ise 1 adet eseri bulunmaktadır (Ankara Resim ve Heykel Müzesi Web Sitesi). Ayrıca pek çok özel koleksiyonda da eserleri yer almaktadır.
Realist Bir Peyzaj Ressamı
Türk resim sanatının güçlü isimlerinden Osman Zeki Oral’ın portreleri, natürmortları, peyzajları ve ele aldığı diğer konular özünden uzaklaşmadan, sağlam desene dayalı, ayrıntılardan arınmış, temiz bir paletle sanatçının tuvallerine yansımıştır (Yasa Yaman, 2012, s. 386).
Oral’ın, genellikle Karadeniz Ereğli yöresinin manzaralarını konu alan büyük boyutlu tabloları, aynı dönemde Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesinden yetişmiş, öteki ressamlarda da ağır basan yöresellik anlayışına bağlıdır (Ersoy, 2003, s. 49). Gerçekçi doğa görünümlerini yöresel bir eğilimle ve rengi sade bir biçimde, parlak grilerle kullanarak, olgun armonilerle ele almıştır. Bu şekilde biçim ve renk uyarlamasında gerçeğin özgün yorumlarını ortaya koyan sanatçı aynı zamanda sağlam bir desene de sahiptir (Gültekin, 1992, s. 89). Doğayı çok duygulu bir biçimde algılayan Oral’ın resimlerinde yeni ve çağdaş bir yorum vardır (Cantürk, 1999, s. 4). Göztepe manzaraları, horoz ve çınar altı Oral’ın resimlerinde sıkça kullandığı, onu temsil eden temalardır (Oral ve Oral Koray, 2024). Oral herhangi bir çağdaş akım ya da eğilimi izlemek yerine kendi duyarlığını, doğa sevgisini, anılarını resimlerinde yansıtmıştır (Ersoy, 2003, s.43).
Resim sanatını bir ibadet gibi görmüş, renk ve biçim sanatı olarak yorumladığı resimlerinde duygularını, yaşadığı heyecanı izleyiciye de yaşatmak istemiştir. “Tesadüfi resim” olarak yorumladığı soyut resme hiçbir zaman itibar etmemiştir. Onun tarzını bir kısım resim eleştirmeni “klasiklerle primitifler arasında bir köprü” olarak tanımlarken, bir kısım ise “realist bir peyzaj ressamı” olarak açıklamıştır (Ersoy, 2003, s. 50).
Berk ve Özsezgin onun peyzajlarını şu sözlerle yorumlamıştır:
“Tabiata bakarak kopya etmenin iki yönü var. Biri fotoğrafik yönü, anlamsız, ruhsuz, aynanın görevini aşamayanı. Ötekisiyse, bir değiştirmeye, nispetleri, görünümleri saymamaya gitmeden, objektif bir kavrayış, yansıtış sınırları içinde, tabloda aranılan entelektüel hazzı verebilen bambaşka bir kopyacılık. Osman Oral’ın resimlerinde dikkatimizi çeken özellik, renk “valör”lerinin doğruluğu, çizgisel düzenin doyuruculuğudur. Böylesi bir gerçeklik, plastik olgunluğun ta kendisidir” (1983, s. 89).
Peyzaj ressamı olan Hikmet Onat, halefi olarak gördüğü Oral hakkındaki düşüncelerini 1975 yılında şu şekilde kaleme almıştır:
“…Aynı telakki ve istikamette oluşumuz da beni ayrıca memnun etti. Bu yolda devam ettiği takdirde bir hayrülhalef bırakacağımdan eminim ve bu ümidin hazzı içindeyim”.
Malik Aksel, Oral ile ilgili düşüncelerini şu şekilde belirtmiştir:
“Osman Zeki Oral’ın resimleri geçmiş çağları bugüne bağlayan ve büyük bir topluluğun hasretini duyduğu resimler. Kırıcı dökücülükten uzak, ukalalıklara yer vermeyen bu resimlerde kol kuvvetinden çok duygulu, seçkin renkler hâkim. Türk peyzajı Osman Zeki Oral’da adeta nefes alıyor.” (1980).
Cemal Bingöl ise Osman Zeki Oral’ın sanatı için görüşlerini şu şekilde açıklamıştır:
“Sanatçı işini ciddiye almış. Bir kaos halinde olan sanat dünyasında aranan ve aranması gereken bir değer…” (1979).
Oral ise kendi sanat anlayışı konusunda ikinci görüşe katıldığını şu şekilde ifade etmiştir:
“Çevremdeki yöresel motifleri, doğayı resmediyorum. Bu yüzden de realist bir peyzaj ressamı olarak tanınırım. Nasıl Hikmet Onat İstanbul’u anlatıyorsa, ben de memleketimin denizini, ağaçlarını, gökyüzünü resmediyorum” (Öztürk, 2010, s. 15).
“Tabiat bana çok şey öğretti. Bir taraftan güneş gittikçe, değiştikçe formlar değişir, farklı farklı güzellikler çıkar insanın karşısına. Bütün bu güzelliklerden ayrı bir resim doğar. Güneş siler bazı yerleri, bazı yerleri gölgede bırakır. Bir gün çalışıyorum, devlet ödülü aldı, o resmin üzerinde, Alaplı'da çalışıyorum, Taşbaşı'na doğru. Şimdi arkam açık, üzerimde de tente var Amerikan bezinden, sehpamı kurmuşum orada tepede, tarlanın başında çalışıyorum. Şimdi, dalmışım öyle çalışıyorum, denize doğru bir peyzaj, çeşitli ağaçlar var. Defne ağacı, dut ağacı, ceviz ağacı... Her ağacın da karakteri ayrı. Onların hepsini belirtiyorum ben resimde. Derken pat diye bir şey oldu, kuş resimden uçmak istedi. Ondan sonra, derhal geri döndü kuş, uçtu gitti. Bir korktum ben o zaman, böyle birden dalmışım, paletteki renkler olduğu gibi tenteye yapıştı. Bunu sık sık yapardım. 3-4 saat çalışır, dönüşte de denize girerdim.” (Çameli, 2004, s. 21- 23).
Erzurum Resim Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri
Sr-113, Hisarönü Sahili,
Aksel, M. (1980). Osman Zeki Oral’a İlişkin Kaleme Alınan Görüşler. (Oral Aile Arşivi).
Başkan, S. (2014). Türk Resminde Modernite İle İlk Temas: 1940-1960. İdil, 3 (14), 101-119.
Berk, N. ve Özsezgin, K. (1983). Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi. 3. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara.
Bingöl, C. (1948). Dokuzuncu Devlet Resim ve Heykel Sergisi. Ülkü: Halkevleri ve Halkodaları Dergisi,2 (14), 34-35.
Bingöl, C. (1979). Osman Zeki Oral’a İlişkin Kaleme Alınan Görüşler, (Oral Aile Arşivi).
Binzet, C. (2003, Kasım-Aralık). Zaman İçinde On’ların Serüveni. Rh+Türkiye’de Sanat Dergisi, 7: 22-24.
Bolat Aydoğan, E. (2008, Aralık). Sanat Eğitiminde Bir Duayen Sanatçı Bedri Rahmi Eyüboğlu ve 10’lar Grubu. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10 (2), 312-326.
Cantürk, F. (1999). Ressam Osman Zeki Oral (Giriş Yazısı). Osman Zeki Oral Sergi Kataloğu, Helikon Sanat Galerisi, Ankara.
Çameli, T. (2004, 23 Eylül). Tarihe 1000 Canlı Tanık İçimizden Biri Osman Zeki Oral. Milliyet Gazetesi Pazar Eki, 21-23.
Doyran, E.Y. (2003, Kasım-Aralık). Onlar Grubundan Bugüne Turan Erol. Rh+Türkiye’de Sanat Dergisi, 7, 31-34.
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, (1997). 3. Cilt, Yem Yayınları, İstanbul.
Erbil, D. (2002, Mart-Nisan 53). Devlet Resim Heykel Müzesi Sorgulaması. Türkiye’de Sanat Dergisi, 37.
Ersoy, O. (2003, Kasım-Aralık). Osman Zeki Oral. Rh+ Türkiye'nin Plastik Sanatlar Dergisi, 7, 49-51.
Genç Ressamlarımız 10'lar Grubu. (1950). Tan Matbaası, İstanbul.
Gültekin, G. (1992). Batı Anlayışında Türk Resim Sanatı. T.C. Ziraat Bankası Kültür-Sanat Etkinlikleri, Ankara.
İslimyeli, N. (1977). Türk Resim Sanatından Desenler. Ankara Sanat, (Kültür Bakanlığı Yayınları), 6, Ankara.
Onat, H. (1975). Osman Zeki Oral’a İlişkin Kaleme Alınan Görüşler, (Oral Aile Arşivi).
Oral, A.G. & Oral Koray M. (2024, 7 Eylül). Osman Zeki Oral, Sözlü Görüşme.
Osman Zeki Oral. (2010). Sergi Kataloğu. Karadeniz Ereğli Belediyesi.
Otyam, F. (2010). Hey Bizim Koca Pelvan Osman’ımız (Giriş Yazısı). Osman Zeki Oral, Sergi Kataloğu, Karadeniz Ereğli Belediyesi.
Özsezgin, K. (2003, Kasım-Aralık). On’lar Bir Grup Dayanışması. Rh+ Türkiye'nin Plastik Sanatlar Dergisi, 7: 16-19.
Öztürk, A. (2010). Giriş Yazısı. Osman Zeki Oral, Sergisi Kataloğu, Atatürk Kültür Merkezi Osman Zeki Oral Sergi Salonu, Karadeniz Ereğli Belediyesi.
Üren, E. (1982). Osman Zeki Oral’a İlişkin Kaleme Alınan Görüşler, (Oral Aile Arşivi).
Yasa Yaman, Z. (Ed.). (2012). Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara.
İnternet Kaynakları
Ankara Resim ve Heykel Müzesi web sitesi için: https://arhm.ktb.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 17.09.2024).
[1] Türk resminin yeniden yapılanmasında; soyut- somut, eski- yeni, figüratif – non-figüratif gibi karşıt kavramların tartışıldığı bir ortamda Bedri Rahmi’nin atölye öğrencilerinden oluşan “Onlar” grubu almış oldukları atölye eğitimi ve disipline karşın, kalıplaşmış akademik sanat anlayışına karşı tutumları, grubun sanatsal yönünü önceki oluşumlara göre (D grubu, Yeniler vb.) bir dil ve biçim ortaklığı içerisinde olduklarını gösterir. Bu bağlamda soyut, lekeci, taşist eğilimli resimlerden ve bu grubun arasında kendiliğinden oluşan ortak bir ruhtan söz edilebilir. (Doyran, 2003, s. 31).
Arzu Bulut, Çağdaş Türk Resim Sanatı’nda Onlar Grubu, Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Resim Anasanat Dalı, Erzurum, 2009, syf: 67-69. https://www.atauni.edu.tr/yuklemeler/4041bf33b321aedf3f87769afe272658.pdf