Vasily Vasilyevich Vereshchagin (1842-1904), 19. yüzyılın ikinci yarısında, en iyi çağdaş ve tarihi savaş sahneleri yapan Rus ressamı olarak ün yaptı. Avrupa ve Amerika’da çok sayıda sergi açtı. Başarısını savaş resimleriyle kazanmışsa da, Rusya yönetiminin, savaşçı politikalarına içtenlikle karşı çıktı, eleştirdi. 1950’de, öğrencilerini erken yaşlarda askerlik mesleğine hazırlamak amacıyla eğitim veren, St. Petersburg’daki Alexander Cadet Okulu’na başladı. 1860’da Onur derecesi ile mezun olduğu Deniz Akademisi’ne girdi. Öğrencilik yıllarında, sanata ilgi duyan Vereshchagin, 1852’de St. Petersburg Sanat Akademisi’nde gece derslerine devam etmeye başlamış, Deniz Akademisi’nden 1860’da mezun olduğunda sanat akademisine tam zamanlı olarak kaydını yaptırmıştı. Klasisizm üzerine temellenen akademik eğitimden hoşnut olmayan sanatçı, Penelope’u Yargılayanları Katleden Ulysses tablosu ile gümüş madalya almış olmasına rağmen resmi parçaladı ve bir daha böyle anlamsız şeylerle uğraşmayacağını söyleyerek Akademiyi terketti. 1864’te Paris’te Beaux-Arts Akademisi’nde girdi, Jean-Léon Gérôme’ la çalışmaya başladı. Paris Akademisi’nde de geçmişin antik eserlerinin ve klasik şaheserlerin kopyalanmasına dayalı klasik kurallar geçerliydi. Yeni konular aramak için Kafkasya’ya giderek yerel halkın yaşamı, alışkanlıkları, gelenekleri üzerine çeşitli çalışma ve eskizler yaptı. 1867’de Türkistan’da Buhara Emiri’ne karşı olanlarla birlikte savaşmak için Rus ordusuna gönüllü olarak yazıldı. Semerkand’ın savunmasında gösterdiği cesaret ve başarılarından dolayı, Rusya’nın en büyük madalyası olan “St. George Nişanı” ile ödüllendirildi. Savaş sırasında yaptığı eskiz ve çalışmalardan oluşan, Türkistan serileri ile hatırı sayılır bir şöhret kazandı. Müslümanların Rus askerlerin başlarını sallayarak poz verdikleri Zaferlerin Takdimi ve Coşkusu resmi, bu serinin en iyi örnekleri arasında sayılır. Aslına sadık kalarak Rus askerlerinin trajik sonunu ve yenilgi hallerini gösteren resimler yaptı. Bu nedenle birçok eserini imha etmeye zorlandı, Rusya’yı terketti. Orta Asya barbarlığı ve ölüm, sanatçı üzerinde büyük etki yarattı. Savaşın feci sonuçlarının felsefik yansımalarını, Savaşın Tanrılaştırılması (1871) resminde belirginleştirdi. 1877-1878 de, Rus-Türk savaşına katıldı. Savaşa karşı olmasına rağmen, yaşananları tüm ayrıntıları ile belgelemenin görevi olduğuna karar verdi. Savaş muhabirlerinin olmadığı bir dönemde savaşı yaşadı, yaralandı. Türk ve Rus askerlerin ölülerini gördü. Vatandaşlık, milliyetçilik duygularının neden olduğu şovenizmi tarafsızca resmetti. Savaşı bir geçit töreni gibi resmeden çoğu savaş ressamından farklı olarak Vereshchagin, askerleri, savaşın en önemli elemanı ve kurbanı olarak yorumladı. Balkan serilerinde, bazı Rus komutanların yetersizliklerini ve umursamazlıklarını gösterdiği için, hükümetle ciddi bir çatışmaya girdi. Alexander II’ nin “ya ‘pislik’ ya da ‘deli’” diye tanımladığı Vereshchagin, Rusya’yı yine terketti. Askeri otoriteler, Avrupa ve Amerika’daki başarılı sergilerini, öğrenci ve askerlerin görmesini yasaklamıştı. 1872-74 ve 1882-83 yıllarında Hindistan’a yaptığı iki seyahatinde, mimari anıt eskizlerinden psikolojik portrelere, güz sahnelerine uzanan, değişik nesne ve tekniklerle beğeni toplayan Hindistan serileri oluşturdu. Bazı resimlerin konusu, Britanya koloni yönetiminden Hindistan’ın gördüğü baskılardı. Suriye ve Filistin’e yaptığı seyahat sonrasında Vereshchagin, Yeni Ahit konularını alışılmadık bir şekilde yorumladı. Bu dizisi, Katolik ülkelerce sansür edildi, Rusya’da da yasaklandı. Viyana’daki bir sergide radikal dinciler, Kutsal Aile ve Diriliş adlı tablolarına asit dökerek tahrip ettiler. 1880’lerin sonuna doğru Rusya’ya dönen Vereshchagin, hayatının son 15 yılını, Napolyon’un başarısız Moskova Seferi’ne ve 1812 Savaşı’na ait konulardan oluşan bir seri resim yapmakla geçirdi. Moskova’ya yerleşti. Katı bir gerçekçilik içermesine karşın resimleri, öncekilere göre daha romantik ve milliyetçiydi. 1901-1903 yıllarında Filipinler’e, Amerika’ya, Küba’ya ve Japonya’ya seyahat etti. 13 Nisan 1904’te bir mayına çarparak batan Petropavlovsk Rus bayrak gemisinde herşeyini kaybetmiş olarak yok oldu. Vereshchagin, bir barış partizanı, bir asker gibi öldü.
Z. Yasa-Yaman, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Sanat, Ankara Resim ve Heykel Müzesi (Ed. Zeynep Yasa-Yaman), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012, s.134-135