Bir kültür ve sanat adamı olan Osman Hamdi, ressamlığı, arkeologluğu ve müzeciliği dışında bürokrasideki başarısı, yöneticiliği, bilim adamlığı, yazarlığı ve diplomatlığı ile kişiliğinde Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e kadarki sürecin politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel ortamındaki yansımaların izlenebileceği önemli bir Osmanlı aydınıdır. Elçilik, nazırlık ve sadrazamlık yapan İbrahim Edhem Paşa 1818-1893’nın oğlu olan Osman Hamdi Bey, 1860’da hukuk öğrenimi için Paris’e gitti, bir yandan da Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulun’nda Jean-Léon Gérôme ve Gustave Boulanger’nin atölyelerine devam etti, arkeoloji dersleri aldı. Aynı yıllarda Paris’e eğitim için gönderilen Süleyman Seyyid ve Ahmed Ali (Şeker) Paşa’yla 1867’de açılan 2. Uluslararası Dünya Sergisi’nde Osmanlı Pavyonu’nun hazırlıklarında çalıştı, yapıtları sergilendi. 1871-1872 yıllarında iki tiyatro oyunu yazdı. 1873 Viyana Dünya Sergisi’nde Osmanlı Pavyonu’nun düzenlenmesi ve eserlerin seçimiyle görevlendirildi, babası İbrahim Edhem Paşa’nın başkanlığında hazırlanan Usul-i Mimari-i Osmani ve Elbise-i Osmani (Les costumes populaires de la Turquie en 1873) kitaplarının hazırlanmasında katkı sağladı. 1881’de Müze-i Hümayun’un müdürlüğüne getirildi. Mimar Alexander Vallaury tarafından yapılan bugünkü Arkeoloji Müzesi onun zamanında 1891’de açıldı. 1884’te Âsâr-ı Âtika Nizamnamesi’nin çıkartılmasına ön ayak oldu. Osmanlı arkeoloğu olarak adını duyuran Osman Hamdi Bey, müze müdürlüğü sırasında birçok kazı başlattı, yönetti, yapılan diğer kazılara katıldı, kitaplar yayımladı. 1866, 1868, 1903, 1904, 1906 Paris Salonları’nda, 1893 Chicago Sergisi’nde, 1880 ve 1881’de açılan Elifba Kulübünün sergilerinde, 1901, 1902 ve 1903’te İstanbul salonlarında, Paris, Londra ve Liverpool’da yapıtlarını sergiledi.
Arkeoloji ve resim çalışmalarını bir arada yürüten Osman Hamdi, 1882 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlüğüne de getirildi, okul 1883’te eğitime başladı. Çağdaşı Osmanlı sanatçıları, manzara ve ölü doğa geleneğini sürdürürken o, akademik doğrultuda büyük boy, figürlü, oryantalist konulu kompozisyonlara yöneldi, içinde bulunduğu kültürel ortamın ve sürdürmekte olduğu görevlerin sorumluğu doğrultusunda dönem ideolojisine uygun Aydınlanmacı gelenekten beslenen resimler yaptı. Ele aldığı güncel konuları, yaşadığı zamandan soyutladı, geçmişe taşıyarak yorumladı. Osmanlı coğrafyasının kültürel çeşitliliğini ve tarihini bir müzeci gözüyle resimleyen Osman Hamdi, kompozisyonlarını kurarken değişik fotoğraflardan yararlandı, yapıtlarında model olarak sıklıkla çeşitli meslek ve giysileri, kendi imgesini belli bir kompozisyon içinde kullandı, çalışmalarında da bir tür arkeoloji yaptı. Tarihte geriye giderek değişik coğrafya ve zamanlardan titizlikle seçtiği kültür ve sanat nesnelerini zamanın ruhunu öne çıkararak vurgulamak istediği konuya göre bir araya getirdi. Köklü bir sanat ve tarih bilgisine sahip olan Osman Hamdi, mekânı, mimari ayrıntıları, giysi ve nesneleri nasıl sunacağını planlayarak resmini akademik, ayrıntıcı bir yaklaşımla inşa etti.
Z. Yasa-Yaman, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Sanat, Ankara Resim ve Heykel Müzesi (Ed. Zeynep Yasa-Yaman), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012, s.320