1. Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışması Sergisi Kataloğu

28.01.2022
29.01.2022
1., Devlet, Türk, Süsleme, Sanatları, Yarışması, Sonuçları, Katalog, ARHM, KTB, GSGM

1. Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışması:

Seçici Kurul

- Mehmet ÖZEL (Başkan, Güzel Sanatlar Genel Müdürü)

- Prof. Emin BARIN

- Cahide KESKİNER

- Prof. Kerim SİLİVRİLİ

- Niyazi SAYIN

- Doç. Örcün BARIŞTA

Genel Koordinatörİhsan YÜCEÖZSOY - Güzel Sanatlar Genel Md. Yrd.
Sergi KomiseriYılmaz ÖZCAN - Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Türk Süsleme Sanatları Şb. Md.
Katalog Fotoğraf Çekimiİlkim SANCAKTAROĞLU

 

Katalog'dan;

Türk Süsleme Sanatları / Prof. Dr. Oktay ASLANAPA

"İslam tasvir ve süsleme sanatında daha önce görülmemiş yepyeni birçok unsur Osmanlı devrinin muhteşem üslubunu meydana getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed ile başlayan ve fethedilen ülkelerin sanat eserlerini ve sanatçılarını değerlendiren Osmanlı padişahları bu mucizeyi gerçekleştirmişlerdir. 

Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında değerli sanat eserleri ve seçme sanatçılar Osmanlı sarayına getirildi. Bunlar, Enderun’dan yetişen, saray dışından ve İstanbul sanatkâr çevresinden seçilen diğer sanatçılarla birlikte 16.yy. ortasından başlayarak gelişen natüralist süsleme üslubunu yarattılar. Daima sanatın koruyucusu büyük sultanlar ve vezirlerinin desteği ile 17.yy.a kadar muhteşem Osmanlı üslubunun gelişmesi devam etmiştir. Osmanlı sarayının Ehl-i Hiref teşkilatı sanatçıları, hassa mimarlar ocağına bağlı, mimari dışında bütün diğer sanatları ve süsleme sanatlarının faaliyetlerini gerçekleştirdiler.

 

Uygur Türklerinin daha 8.yy.da çok ileri bir kitap ve minyatür sanatları olduğu, kalan sayılı eserlerden ve kaynaklardan anlaşılmaktadır. İran minyatür sanatı da İlhanlılar zamanında onların saraylarında çalışan Uygur ressamlarının getirdiği Uzak Doğu ve Orta Asya resminin tesiri altında başlamıştır. 15.yy. sonunda ve devamlı olarak 16.yy. başından itibaren kendileri de Türk olan Safevîlerin sarayında gelişen İran minyatür sanatı, Rıza Abbasî ve diğer nakkaşlar elinde hat resminin tesirlerine kapılmakla beraber çok ince bir natüralizmle yeni bir üslup getirmiştir. Bunların asıl konuları milli edebiyattan alınmadır, gerçek hayat pek seyrek görülür. Türklerde daima hâkim olan realizm onların minyatürlerini İran’dan ayıran en büyük özelliktir.

Osmanlı minyatür sanatında portre resmi, tarihî konular ve saray hayatına ait sahneler yanında muharebe sahneleri, şehir ve kale manzaraları ele alınarak karakteristik eserler meydana getirilmiştir. Kompozisyon şemalarında ve arka plandaki manzaralarda İran'da yerleşmiş bazı geleneklere henüz kısmen bağlı kalıyorlarsa da, esas itibarı ile gerçek olaylar realist bir görüşle canlandırılmıştır. Şaşılacak derecede başarılı tabiat tasvirleri, bilhassa çok sevilen at yarışları ve mücadele sahnelerinde sık sık göze çarpmaktadır. Kırmızının hâkim olduğu parlak ve canlı renklerle neşeli bir hava, zaman zaman karikatüre kaçan müstehzi bir ifade vardır. 

Karamemi, Şahkulu ve Matrakçı Nasuh ile adı bilinmeyen, fakat eserleri ile tanınan sanatçılar başta gelir. Daha sonra Nigârî, Osman Ali ve diğerleri ile Levnî' ye kadar devam eder. Taş, tuğla, çini, ağaç, maden ve tekstil üzerinde yazı çok önemli bir yer aldığı gibi mimaride de ön planda gelmektedir. Böylece yazı Türk sanatının her sahasında en iyi değerlendirilen ve mimariye hayat veren bir unsur olmuştur. 

Türkler 10.yy.dan itibaren kendi istekleri ile Müslümanlığı kabul edince Kur'an' la birlikte Arap harflerini almış; fakat bunu estetik bir yazı haline getirmişlerdir. Arap sülüs ve celîleri, kûfi yazı gibi bir süsleme halinde iken Türklerin elinde yazının kendisi bir sanat yüksekliğine varmıştır. Kur' an'ın bir sanat eseri olarak yazılması da İstanbul' da Türklerle gerçekleşmiştir. 

Yazı başlı başına bir sanat olduğu gibi süsleme sanatlarının zenginleştirilmesinde ve mimari abidelerde çok büyük bir rol oynamıştır. Abidelerden ve sanat eserlerinden yazıyı tamamen çıkaracak olursak bunların pek fakir bir manzara göstereceği şüphesizdir. Mimarlar yanında hattatlar da büyük abidelerin yazıları için nesiller boyunca sanatlarını göstermişlerdir. 

Tezhip kitap sayfalarının kenarları, baş sayfalar üslûplanmış nebatî motiflerden ibaret tezyinatla süslenir. Selçuklulardan başlayarak Osmanlı devrinin sonuna kadar çeşitli renk ve üslûpta sayısız tezhip örnekleri ortaya konulmuştur. Bunlardan çoğu, eşsiz renk ahengi ve desenlerinin asaleti ile seyrine doyulmaz bir tablo halindedir. Kitap zevki ve okuma hevesi uyandırmak bakımından yazı sanatı ile birlikte tezhip çok kıymetli bir kültür hizmetini yerine getirir. Kitap sanatında tezhip, hat, cild, kitabın düzenlenmesi bakımından bir bütün olarak ele alınmıştır. 

Ebru, “kağıdın mermerleştirilmesi” veya Almanca “alacalı kağıt” diye tarif edilebilen kağıtların çeşitli renklerle süslenmesi sanatıdır. Türkistan'da Buhara' da ortaya çıkan bu sanat, diğer sanatlarda olduğu gibi kitap sanatının biçim, düzenleme ve tezhiplerin renk ahengi bakımından sağlam bir yola girildiği Fatih devrinde memleketimize girmiş olmalıdır. Fakat eski ebrular elde kalmamıştır. İstanbul’da Ayasofya Hatibi Mehmet Efendi (ölüm 1773), adı bilinen en eski ebrucudur. Büyük ustalık isteyen bu güç sanat, daha sonra 19.yy.da ve yüzyılımızın başlarında en güzel eserlerini vermiş olup bugün de devam ettirenler vardır.

Çini: Türk çini sanatının Uygurlara kadar uzanan çok eski bir tarihi vardır. Fakat zengin motifler ve değişik tekniklerle asıl parlak gelişme Anadolu Türk mimarisinde gerçekleşmiştir. 12. ve 13.yy.larda Anadolu Selçuklularının çini sanatı dünyada eşine az rastlanan parlak bir üslup ve kalite olgunluğu ile abidevi bir sanata yükselmiş ve mimarinin temel unsurları arasına girmiştir. 13.yy.ın çok bol ve zengin çeşitli çini dekorlarına karşılık 14.yy.da bir duraklama olmuş; fakat bu durgunluk daha önceki devirleri ve aynı devir İran çini merkezlerini gölgede bırakan yepyeni bir çini sanatının doğuşunu hazırlamıştır ki; bu, Osmanlı devri çinileridir. Osmanlılarda çeşitli tekniklerle yeni bir dinamizm kazanan çini sanatı yedi renkli sıraltı süsleme tekniğinin parlak gelişmesini sağlayarak son sözünü söylemiştir. Adeta canlı bir çiçek bahçesini andıran natüralist üslubu ile Osmanlı çini sanatı yüzyıllarca hasretle aranan parlak mercan kırmızısını kabartma olarak sıraltına uygulama ile büyük başarı kazanmıştır."

 

1. Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışması Sonuçları:

HÜSEYİN GÜNDÜZÖDÜL
A. İLHAN GÖKŞENÖDÜL
LATİFE AKTANÖDÜL
GÜLSEV ULUÖZÖDÜL
TİMUÇİN TANARSLANÖDÜL
  
A. İLHAN GÖKŞEN 
A. SERDA KANTARCIOĞLU(2 ESER)
ASUMAN ÇÖMEZOĞLU 
AYLA ORTABAŞI(2 ESER)
BEDİA ALTUNBAŞ(2 ESER)
BEKİR PEKTEN(3 ESER)
BELGİN KORUCUOĞLU 
BİRSEN GÖKÇE(3 ESER)
CAHİDE KESKİNER 
CANAN BAYSAL 
CEYDA ELİGÜZELOĞLU 
ÇAĞNAM ÖZKAYA 
DEMET SANİN 
DİLEK TAŞÇI 
DÜRDANE ÜNVER 
EMİN BARIN 
EMRULLAH DEMİRKAYA(2 ESER)
F. TEVFİK GÜR 
FARUK TAŞKALE 
FATMA DUDAK 
FİLİZ KAYA 
G. ÜNVER MESERA 
GÖNÜL ÖZDEMİR 
GÜLSEV ULUÖZ(2 ESER)
HÜLYA CENGİZ(2 ESER)
HÜLYA ŞANES 
HÜSAMETTİN DOĞRAMACI 
HÜSEYİN KUTLU 
HÜSEYİN ÖKSÜZ 
HÜSREV SUBAŞI 
İLTER UZEL 
M. FAHRETTİN BİLGİÇ 
MAMURE ÖZ 
MEHLİKA YILDIZ 
MELEK ANTEL(3 ESER)
METİN OKUTAN 
MUALLA BALIKÇIOĞLU 
NACİYE SUBAŞI 
NİL SARI(2 ESER)
NİYAZİ SAYIN 
NUR VARDAR 
NURSEN MAYLI 
ORHAN ELİGÜZELOĞLU 
ÖMER FARUK ATABEK(2 ESER)
RABİA ÖZÇELİK 
RIFKI KAYMAZ 
S. SABAHAT ÖZCAN 
SAMİ ÖKSÜZ 
SEMİH İRTEŞ 
SEMİHA AKALTUN 
SEVGİ YILMAZ 
SEVİM KAYAOĞLU(2 ESER)
SEVİN ERDOĞMUŞ 
SIDIKA YÜCEER 
SUNA SANİN(3 ESER)
ŞAHİN İNALÖZ 
ŞEMSETTİN KÜÇÜKAZAY 
TİMUÇİN TANARSLAN 
TUBA ÖZDEN(2 ESER)
ÜLKER ERKE(2 ESER)
YÜKSEL ÜSTEL