22. Devlet Resim ve Heykel Yarışması Sergisi Kataloğu

01.01.2022
11.01.2022
22., Devlet, Resim, Heykel, Yarışması, Sergisi, Kataloğu, Güzel, Sanatlar, Genel, Müdürlüğü, GSGM, ARHM, KTB, Halil, Dikmen, Cemal, Tollu, Nurullah, Berk
Sergi MekânıDil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Sergi Süresi22 Nisan-22 Mayıs 1961

XXII. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Münasebetiyle

Halil Dikmen'in kaleminden,

"Halen XXII. si Ankara'da açık bulunan, Devlet Re­sim ve Heykel Sergisini gezerken, yüz seneye yakın bir ma­zisi bulunan ve çok hareketli bir seyir takip eden batı gele­neğine bağlı resim sanatımızın, hangi yollardan geçerek bu­günkü gelişmeye ulaştığını bilmenin, faydeli olacağını düşü­nerek bu konuşmayı yapıyoruz. 

Batı resmi ile ilk temasımız, Gentile Bellini'nin, Fatih'in portresini yapmak üzere İstanbul' a gelişiyle başlar. Ne ya­zık ki, bu ilk temasın ne gibi neticeler verdiğini ve hangi sanatkarlarımızın bu yolda çalıştıklarını bildirecek etraflı dokümanlara henüz malik bulunmuyoruz. Ancak, Sinan Bey ile Şibli zade Ahmed'in bu yolda çalışan ressamlarımızın en ileri gelenlerinden oldukları bilindiği gibi, Sinan Beyin, Top­kapı Sarayı Müzesinde teşhir edilmekte olan, Fatih'in profil portresi, minyatür esprisinden ziyade, garba bağlı bir form anlayışıyla resmedilmiş, şahsi bir üslubu takdim eden kıy­metli bir eserdir. Üçüncü Ahmet (1703-1730) zamanından itibaren, sefirlerle birlikte birçok Avrupalı ressamların İstan­bul' a gelerek çalışmaları, garp resim zevkinin biraz daha etrafa yayılmasını temin ettiği gibi, Topkapı Sarayı Müze­sindeki Birinci Abdülhamid'in (1774-1789) imzasız portre­leri, Türk ressamlarının minyatürden yağlıboya resme geçiş­lerini gösteren kıymetli birer vesikadır. 

Fakat resim sanatımızın, saray muhitini aşarak cemiyet içine yayılması ve üzerinde durulacak bir varlık haline gelmesi, Üçüncü Selim zamanında 1793'te Mühendishane-i Ber­ri-i Hümayun'a ve İkinci Mahmut zamanında 1835 te Har­biye Mektebine konan resim dersleriyle haşlamış ve nihayet Osman Hamdi Beyin İkinci Abdülhamit zamanında 1883 te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisini açtırmaya muvaffak olma­siyle büsbütün hızlanıp genişlemiştir. Bu suretle, üzerinde du­rulacak bir mahiyet alan resim sanatımızı, üç devre içinde tetkik etmek mümkündür. 

Birinci devre, Mühendishane-i Berri-i Hümayun ile Harbiye Mektebinde yetişerek, resim tahsillerini daha ziya­de Fransa' da yapmış bulunan ressamlarımızla, sanat anlayışı bakımından yine bu zümre içinde mütalaa edebileceğimiz değişik menşeli ressamları içine almaktadır. Avrupa sanatıyla ilk ve şumullü temasımızın ifadesi olan bu devre sanatkar­larını, ayrı ayrı incelemeye zamanımızın ölçüsü kifayet et­mediğinden evvela, umumi olarak bu devrin sanat anlayışı üzerinde duracağız. 

Bu ressamlar, realist bir sanat anlayışına bağlı olduk­ları gibi, bu inanışın olgun ve mükemmel mahsullerini de vermişlerdir. Burada, şunu hemen söylememiz lazımdır ki bu sanatkarların telakkileri icabı, tabiate karşı gösterdikleri saygı ve görünüşe olan bağlılıkları, kendilerini natürü kopye eden bir işçi veya kötü bir şekil kopyacısı haline getirmemiş­tir. Bilakis bu ressamların, tabiati plastik bir anlayışa daya­narak, kendi duyuş ve sezişleriyle tetkik etmeleri, araların­daki telakki birliğine rağmen değişik üslupların meydana çık­masını sağlamıştır. 

Bu devrenin birinci planda kendini gösteren sanatkar­ları başında, natürmort ve peyzajlariyle şöhret yapmış olan ve memleketimizde ilk resim sergisini açan Şeker Ahmet Paşa; kıymetli natürmortlariyle ,tanıdığımız Süleyman Sey­yit Bey; bugünkü Arkeoloji Müzesini kuran ve resmimize figürlü kompozisyonu getiren Osman Hamdi Bey; büyük bir sanatkar mizacına sahip ve son eserlerinde adeta empresyo­nist aksanlara yer vermiş bulunan Hüseyin Zekai Paşayı he­men zikredebiliriz. Ayrıca Halil Paşa, Rifat Keçeci, Mual­lim Şevket, Hoca Ali Rıza, Ahmet Ziya Akbulut gibi de­ğerli sanatkarlarımız, ayrı hususiyetler taşıyan eserleriyle, bu sanat anlayışını zamanımıza kadar ulaştırmışlardır. Yalnız, bu ressamlar arasında Halil Paşa, ayrı bir hususiyet taşımak­tadır. Bu ressamımız da, içinde bulunduğu zümrenin realizmi ile ikinci devre sanatkarlarında görülen empresyonist havayı birleştirmek isteyen bir gayret görülmektedir. Bunun içindir ki Halil Paşaya ikinci devre sanatkarlariyle bir evvelki nesil arasında bir bağ, aynı zamanda bir geçit noktasıdır diye­biliriz. 

İkinci devre: Senayi-i Nefise Mekteb-i Alisinin resim kısmı mezunları arasından seçilerek, resim tahsili için Fran­sa' ya gönderilen gençlerin, memleketimize getirdikleri yeni bir hamle ile başlar. Bu devrin esas bünyesini Sami Yetik, Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Ruhi, Avni Lifij, Feyhaman Duran ve Namık İsmail teşkil etmektedir. Bu grup bize, empresyonizme dayanan zengin ve taze bir paletle hür bir sanat havası getirmiştir. Bu suretle resmimiz­de, şekillerin vuzuh ve teferruatla gösterilmesinden evvel, tabiatta her an değişen atmosferin renkle ifade edilmesi, ta­biat karşısında duyulan intıbaların renkle tesbiti gibi empres­yonist endişeler kendini göstermeye başlamıştır. 

Empresyonizmi, aslına en yakın bir şekilde, İstanbul' un ışıklı havasına tatbik ederek aydınlık bir üsluba varan Naz­mi Ziya Güran; büyük kompozisyonları yanında maharetli ve serbest bir icra tarziyle çalışan Sami Yetik; İstanbul'un denize bağlı hususiyetlerini zevkli bir sezişle ve bu şehrin renkli havasiyle birlikte resmederek resmimize yeni bir çeşni ilave eden Hikmet Onat telakkilerinin olgun mahsullerini vermişlerdir. Hareketli mizacı bakımından, hazan ekspres­yonist endişelere de kapılarını açan Çallı İbrahim; empres­yonist endişeleri zaman zaman adeta renkli bir şiir havasına sokan Namık İsmail; arkadaşları arasında portreleriyle şöhret yapmış bulunan, natürmort ve peyzajlarında da aynı hassa­siyeti gösteren Feyhaman Duran; kendine has lirizmi içinde, valörleri renge bağlamak tecrübelerine girişen Avni Lifij'in eserleri hep bu ikinci hamlenin hususiyetini teşkil eder. Ay­rıca Ruhi, Mehmet Ali Laga, Mihri Müşfik ve Vecihi Be­reketoğlu da bu cereyanın değerli muakkiplerindendir. 

Üçüncü Devreyi, bir iki küçük istisnasiyle en yaşlısı 1900 de doğmuş olan neslin, iki evvelki nesle nazaran ayrı bir merhale teşkil eden ve değişik veçheler göstererek bu­güne kadar ulaşan sanatı teşkil etmektedir. Bu devrenin sanat anlayışını, bugünkü dünya sanatında da olduğu gibi muayyen bir mihver etrafında toplamaya im­kan yoktur. Bu devrede sanat tarihi boyunca devam edege­len volüm ve form anlayışının, kübizme olan istihalesiyle beraber, renkçi garp resim ekolleriyle, şark minyatürleri ve halk sanatındaki renk, hat ve satıh terkiplerinin, sanatkarla­rın mizacına bağlı dozajlarla resme ithal edildiğini görüyo­ruz. Genç nesillerle birlikte zamanımıza kadar gelen bu dev­rede, aynı zamanda kökü daha ziyade kendi kaynaklarımıza bağlı bir sanat araştırmasiyle, yeni bir üsluba varmanın gay­reti de görülmektedir. Münih'ten tahsilden dönen Zeki Kocamemi ile Ali Çe­lebi memleketimize ilk olarak volüme bağlı inşai bir anlayı­şı, şuurlu bir şekilde getirdiler. Kitlelerin ahenkli tertiplerini, zaman zaman eksresyonist bir ifade içinde resmederek, re­sim alemimizde yeni bir ufuk açtılar. 

Diğer taraftan, volümle beraber çizginin sözüne de yer veren ve satıhları, ritmik direksiyonlarla birbirine bağlıyarak kendine has bir ifadeyi ortaya koyan Cemal Tollu; minyatür kaynaklarından gelen sadeleştirilmiş bir desenle, satıhların ahenkli tertibini arıyan Cevat Dereli; kübist araştırmalardan sonra, mahalli plastik kıymetler üzerinde durarak, valör ve renkleri şematize edilmiş bir desen anlayışı ile ören Nurul­lah Berk; değişik esprilerde çalışmakla beraber şekillerin muvazeneli bir surette tertibini daima birinci planda tutan Refik Epikman bu inşai anlayışa yeni kıymetler ilave ettiler. 

Yine bu devre içinde, entellektüel endişelerle birlikte, zaman zaman naiviteye bağlanan veya, realitede yeni bir söz arıyan Turgut Zaim, Hale Asaf, Muhiddin Sebati, Eren Eyüboğlu, Hamit Görele, Nihat Akyunak, Zeki Kıral, Nedim Günsür, Leyla Gamsız, Neşet Günal, Mahmut Cuda, Şeref Akdik, Saime Belir, Şeref Bigalı, Abdurrahman Ôztoprak, İsmail Altınok gibi sanatkarlarımızın yanında, empresyonist renk imkanlarını, plastik değerdeki satıh anlayışıyla birleşti­rerek yeni bir söz meydana getirmek istiyen Eşref Üren, Zi­ya Keseroğlu ve ilk devirleriyle Arif Kaptan gibi ressamla­rımız da vardır. 
Ayrıca Ercüment Kalmık, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Hu­lusi Mercan, Mustafa Esirkuş, Salih Urallı, Hasan Kavruk, Avni Arbaş ve diğer bir kısım sanatkarlarımız, figüratif şe­killeri, abstre bir ifade içinde, şekil ve rengin sözü olarak mütalaa etmektedirler. 
Üçüncü devrenin hususiyetini teşkil eden bütün bu de­ğişik ve hareketli çalışmanın yanında tamamen ( Non - Figü­ratif) çalışan ayrı bir sanatkar zümresi de mevcuttur. Tabi­atin görünüşüyle alakasını kesen bu sanat anlayışının bizdeki mümessillerini söylemeden evvel, mahiyeti üzerinde kısaca durmamız faideli olacaktır. Bu anlayışla çalışan sanatkarlar, kendi iç alemlerini, yaratıcısı oldukları şekil ve renklerin lisaniyle takdim etmek yolundadırlar. Bu nenin resmi, neyi gösteriyor gibi peşin ve sanat eserini değerlendirmek husu­sunda, ölçü olamıyacak hükümlere saplanmadan düşünür­sek, tabiatte benzeri olmayan bu resimleri anlayıp zevk al­maya asırlar boyunca hazırlanmış bulunmaktayız. Günlük hayatımızda yer alan halı, kilim ve emsali, mücerret şekil ve renklerle örülmüş eşyalar böyle bir zevkin meydana gel­mesinde faydeli bir rol oynadığı gibi bilhassa, büyük levha­lar halinde duvarlarımızı süsliyen, eski hattatlığımızın mah­sulü yazılar, doğrudan doğruya şekle bağlı (Non-Figüratif) sanat anlayışının mükemmel örnekleridir. Bu yazıları, birçok defalar manaları dahi bilinmeden, tabiatte hangi şekle ben­zediği düşünülmeden zevkle duvarlarımıza asmamız sırf bi­çim, ölçü, istif ve icradaki mükemmeliyetleri, diğer bir tabir­le şekil olarak konuşan bir tarafları olduğu içindir. 

Eskiler, hattatlık için (Hendese-i ruhaniye) derlerdi. Sanatkar addedilebilecek hattatlar da, görülünce tanınan ayrı birer üsluba sahiptirler. Hep aynı harflerle yazılan bu ya­zılarda hattatların iç alemlerinden kalemlerine intikal eden şahsiyetleri, bütün bu değişik üslupları meydana getirmiştir. 

İşte günümüzün sanatkarları da, tabiati vasıta kılmadan, doğrudan doğruya şekillerin ve renklerin lisaniyle konuşmak yolundadır. Ancak resimdeki sahanın genişliği, yani hacim, satıh, renk, çizgi ve bunların birleşmesinden meydana çıka­cak geniş imkan ve ifadeler göz önünde tutulursa, bu yolda yürüyen sanatkarlarımızın nasıl büyük bir gayret sarf ettik­leri kendiliğinden meydana çıkar. Böyle bir anlayışla çalışan Zeki Faik İzer, Sabri Berkel, Adnan Çoker, bir kısım eser­leriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nuri İyem, Reşat Atalık. Bayram Küçük, Cemal Bingöl, Şemsi Arel ve Hakkı Anlı gibi değerli ressamlarımızın eserleri, ayrı birer üslubu takdim eden kıymetli örneklerdir. 

İşte Devlet Resim ve Heykel Sergileri, üç devrede iza­hına çalıştığımız bütün bu sanat anlayışlarının en mükemmel Örneklerini halkımıza sunmak endişesiyle 22 seneden beri devam etmektedir. Bu sergiler, alakadar olanlarla, dikkatle gezip öğrenmek istiyen ziyaretçilere faydeli olabilirse bizim için ne mutlu."

 

22. Devlet Resim ve Heykel Yarışması Sergisi

a)Resim Kısmı: 

ABAÇ Nuri

1- Davulcu Karayılan

ACAR Salih

2- Uçan Kuşlar

AKDİK Şeref

3- Suadiye Koru Parktan

AKORAL Nevzat

4- Hitit Kapları, 5- Hitit Geyiği 

AKSEL Malik

6- Yatak Odası

AKYUNAK Nihat

7- Peyzaj, 8- Peyzaj 

ALTINOK İsmail

9- Horozlu Manzara, 10- Burdur'da Evler, 11- Şehir  (Burdur)

APAK Canan

12- Neyzen

AREL Maide

13- Tarihi Neyzen

AREL Şemsettin

14- Geometrik Armoni

ARKUNLAR Fahrettin

15- Mevsimler

ASLIER Mustafa

16- Evcik, 17- Evciğin İçi, 18- Abstraksiyon ve İnsan 

ATALAY Turgut

19- Portre, 20- Portre, 21- Çıplak

ATALIK Reşat

22- Kelebek Modülasion

AYAZ Mustafa

23- Kulübe

AYDIN Ramiz

24- Tırpancılar

AYİTER Şerefnur

25- Ağ Tamiri, 26- Tatarlar Köprüsü (Bursa) 

AYTAÇOĞLU Lütfü

27- Sohbet

BAKIR Muammer

28- Kompozisyon, 29- Kompozisyon

BELİR Saime

30- Çiçek

BERDAN Nimet

31- Manolyalar

BERKEL Sabri

32- Kompozisyon No: I, 33- Kompozisyon No: II

BERKSOY Semiha

34- Fatih'in Doğduğu Ev (Bursa Muradiye), 35- Bursa Yeşil Türbe

BİLEN Müzehher

36- Non- figüratif I, 37- Non-figüratif III

BİGALI Şeref

38- Sokak

BİNGÖL Cemal

39- Pentür

BURSALI Şefik

40- Şile'den, 41- Haliç Sütlüce

ÇELEBİ Ali

42- Kompozisyon (uçurtma)

ÇETİNKAYA Orhan

43- Evcek Soyutlama

ÇOKER Adnan

44- Mavi Espas, 45- Espas I

DAĞADA Semra

46- Oyun

DAYAN Nazmi

47- Bolu (Abant Gölü), 48- Kütahya (Kaleden Şeker Fabrikası), 49- Urfa (Birecik'te Fırat Köprüsü)

DEMİRCİ İlhami

50- Boyabat

DERELİ Cevat

51- Kompozisyon Balıkçılar

DİKMEN Halil

52- Pentür, 53- Pentür

DİKMEN Yıldız

54- Beyaz Kompozisyon

DİLAVER Sadri

55- Bayrampaşa'da Tarlalar, 56- Harman (Bayrampaşa'dan), 57- Yenikapı'da Gecekondular I

DOĞANÇAY Adil

58- Yukarı Ayrancı Yolu, 59- Ayrancı'da Sonbahar

DOĞANÇAY Burhan

60- Antalya'dan, 61- Mersin Limanı, 62- Deniz Kabukları, 63- Boks, 64- İnsanlar

DURAN Feyhaman

65- Sardunya, 66- Portre, 67- Siste Gemi

DURUKAN Ali Ferruh

68- Kompozisyon 50, 69- Kompozisyon 12

EPİKMAN Refik

70- Tepe

ERGÜVEN Nurettin

71- Portre, 72- Çocuklu Kadın

ERKEK Aydın

73- Lavi (Kuş Etüdü), 74- Oturan Kadın

EROL Turan

75- Tarlada

ERTAŞ Feridun

76- Haydarpaşa'ya Doğru

ERÜSTÜN Veysel

77- Resim II

ESİRKUŞ Mustafa

78- Halı Dokuyanlar, 79- Testili Köylü, 80- Köylü

EYÜBOĞLU Bedri Rahmi

81- Mavi Mor, 82- Eşek Üzerinde Köylü

EYÜBOĞLU Eren

83- Eller, 84- Figürler

FARUKİ Nermin

85- Armutlu'da Rüzgar

GÖKCAN Ragıp

86- Çiçekler, 87- Manisa'da Sokak, 88- Bilecik'te Sabah

GÖRELE Tonya

89- Portre

GÜNAL Neşet

90- Akşam Dönüşü, 91- Sultan Kadın

GÜNSÜR Nedim

92- Çocuklar ve Uçurtmalar, 93- Maden Ocağında Korku, 94- Mahalle Duvarı, 95- Gökyüzü Sokağı, 96- Sonuç

GÜRBAY Mehmet

97- Paris'ten (Panteon), 98- Yıldız'dan

IŞINER Necati

99- Boyacı (Peyzaj Kompozisyon)

İNANÇ Hamza

100- Kompozisyon (Ağıtçılar)

İZER Zeki Faik

101- 27 Mayıs'ı Tebcil

KARAARSLAN Yamen

102- Peyzaj (Sonbahar)

KARABURÇAK İhsan Cemal

103- Kır, 104- Kasaba

KASAP Hüseyin

105- Peyzaj (Desen), 106- Peyzaj (Desen)

KAVRUK Hasan

107- (Balıkçının Rüyası II.), 108- Kompozisyon (Orman), 109- Rüyamda Bir Gün 27 Mayıs

KESEROĞLU Ziya

110- Natürmort

OLGUN Mazhar

111- Peyzaj

ONAT Hikmet

112- Üsküdar Sahilinde Sabah, 113- Göksu'ya Giriş

ÖZAR Zahide

114- Kompozisyon (Gece)

ÖZBEN Münip

115- Eski Yeni Hasanoğlan

ÖZEL Yusuf

116- Manzara

PESEN Mehmet

117- Göçmen Kuşlar

PINARLI Nihat

118- Natürmort

PLANTONİDİS Pindaros

119- Kompozisyon

PURA Numan

120- Sapanca'dan, 121- Çaldoğan'dan Ankara, 122- Gölde Ağaçlar, 123- Sisli İstanbul

SALERİ Kristin

124- Kuşlar Kompozisyon

SAVAŞKURT Avni

125- Ada

SERDAROĞLU Özden

126- Pentür

SILAY Ayşe

127- Pentür, 128- Variller

SUKİYE Süheyl

129- Sonbahar

SÜNMEZ Merzuk

130- Kompozisyon

TANDOĞAN Nihat

131- Anafartalar Caddesi (Ankara)

TANTUĞ Leman

132- Düşünce

TAYLAN Seniye

133- Van Havasor Oyunu, 134- Haliç'te Kayıklar

TEKÇE Emin Fuat

135- Gece, 136- 82 Numara

TİPİ Hayrettin

137- Ayçiçeği

TOLLU Cemal

138- Muğla'da Yoğurtçular, 139- Bodrum'da Sünger avcıları (eskiz)

URALLI S. N.

140- Şişe Kompozisyon

USBAY Yüksel

141- Nü

Dr. USKAN İlhami

142- Manzara

UZEL Celal

143- Kemerköprü (İzmir)

UZMEN Celal

144- Kayıklar

UZUNLU Selahattin

145- Pembe Vazolu Natürmort

ÜREN Eşref

146- Bağ Önünde Kadınlar

ÜREN Melahat

147- Uyuyan Bursa'lı Küçük Kız

ZAİM Turgut

148- Yaylada Yörükler

a)Heykel Kısmı: 

ACAR Salih

1- Yavru Kuşlar

ACUNER Semahat

2- Kadın

EREN Ali Rıza

3- Baş Etüdü (2)

KARAGİDİOĞLU Hakkı

4- Kültür, 5- Baş (Nejat Bey), 6- Modern Venüs

SONAT Kamil

7- Düşünen Adam

SUMAN Nusret

8- Kompozisyon, 9- Büst