Sergi Mekânı | Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi |
Sergi Süresi | 22 Nisan-22 Mayıs 1961 |
XXII. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Münasebetiyle
Halil Dikmen'in kaleminden,
"Halen XXII. si Ankara'da açık bulunan, Devlet Resim ve Heykel Sergisini gezerken, yüz seneye yakın bir mazisi bulunan ve çok hareketli bir seyir takip eden batı geleneğine bağlı resim sanatımızın, hangi yollardan geçerek bugünkü gelişmeye ulaştığını bilmenin, faydeli olacağını düşünerek bu konuşmayı yapıyoruz.
Batı resmi ile ilk temasımız, Gentile Bellini'nin, Fatih'in portresini yapmak üzere İstanbul' a gelişiyle başlar. Ne yazık ki, bu ilk temasın ne gibi neticeler verdiğini ve hangi sanatkarlarımızın bu yolda çalıştıklarını bildirecek etraflı dokümanlara henüz malik bulunmuyoruz. Ancak, Sinan Bey ile Şibli zade Ahmed'in bu yolda çalışan ressamlarımızın en ileri gelenlerinden oldukları bilindiği gibi, Sinan Beyin, Topkapı Sarayı Müzesinde teşhir edilmekte olan, Fatih'in profil portresi, minyatür esprisinden ziyade, garba bağlı bir form anlayışıyla resmedilmiş, şahsi bir üslubu takdim eden kıymetli bir eserdir. Üçüncü Ahmet (1703-1730) zamanından itibaren, sefirlerle birlikte birçok Avrupalı ressamların İstanbul' a gelerek çalışmaları, garp resim zevkinin biraz daha etrafa yayılmasını temin ettiği gibi, Topkapı Sarayı Müzesindeki Birinci Abdülhamid'in (1774-1789) imzasız portreleri, Türk ressamlarının minyatürden yağlıboya resme geçişlerini gösteren kıymetli birer vesikadır.
Fakat resim sanatımızın, saray muhitini aşarak cemiyet içine yayılması ve üzerinde durulacak bir varlık haline gelmesi, Üçüncü Selim zamanında 1793'te Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a ve İkinci Mahmut zamanında 1835 te Harbiye Mektebine konan resim dersleriyle haşlamış ve nihayet Osman Hamdi Beyin İkinci Abdülhamit zamanında 1883 te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisini açtırmaya muvaffak olmasiyle büsbütün hızlanıp genişlemiştir. Bu suretle, üzerinde durulacak bir mahiyet alan resim sanatımızı, üç devre içinde tetkik etmek mümkündür.
Birinci devre, Mühendishane-i Berri-i Hümayun ile Harbiye Mektebinde yetişerek, resim tahsillerini daha ziyade Fransa' da yapmış bulunan ressamlarımızla, sanat anlayışı bakımından yine bu zümre içinde mütalaa edebileceğimiz değişik menşeli ressamları içine almaktadır. Avrupa sanatıyla ilk ve şumullü temasımızın ifadesi olan bu devre sanatkarlarını, ayrı ayrı incelemeye zamanımızın ölçüsü kifayet etmediğinden evvela, umumi olarak bu devrin sanat anlayışı üzerinde duracağız.
Bu ressamlar, realist bir sanat anlayışına bağlı oldukları gibi, bu inanışın olgun ve mükemmel mahsullerini de vermişlerdir. Burada, şunu hemen söylememiz lazımdır ki bu sanatkarların telakkileri icabı, tabiate karşı gösterdikleri saygı ve görünüşe olan bağlılıkları, kendilerini natürü kopye eden bir işçi veya kötü bir şekil kopyacısı haline getirmemiştir. Bilakis bu ressamların, tabiati plastik bir anlayışa dayanarak, kendi duyuş ve sezişleriyle tetkik etmeleri, aralarındaki telakki birliğine rağmen değişik üslupların meydana çıkmasını sağlamıştır.
Bu devrenin birinci planda kendini gösteren sanatkarları başında, natürmort ve peyzajlariyle şöhret yapmış olan ve memleketimizde ilk resim sergisini açan Şeker Ahmet Paşa; kıymetli natürmortlariyle ,tanıdığımız Süleyman Seyyit Bey; bugünkü Arkeoloji Müzesini kuran ve resmimize figürlü kompozisyonu getiren Osman Hamdi Bey; büyük bir sanatkar mizacına sahip ve son eserlerinde adeta empresyonist aksanlara yer vermiş bulunan Hüseyin Zekai Paşayı hemen zikredebiliriz. Ayrıca Halil Paşa, Rifat Keçeci, Muallim Şevket, Hoca Ali Rıza, Ahmet Ziya Akbulut gibi değerli sanatkarlarımız, ayrı hususiyetler taşıyan eserleriyle, bu sanat anlayışını zamanımıza kadar ulaştırmışlardır. Yalnız, bu ressamlar arasında Halil Paşa, ayrı bir hususiyet taşımaktadır. Bu ressamımız da, içinde bulunduğu zümrenin realizmi ile ikinci devre sanatkarlarında görülen empresyonist havayı birleştirmek isteyen bir gayret görülmektedir. Bunun içindir ki Halil Paşaya ikinci devre sanatkarlariyle bir evvelki nesil arasında bir bağ, aynı zamanda bir geçit noktasıdır diyebiliriz.
İkinci devre: Senayi-i Nefise Mekteb-i Alisinin resim kısmı mezunları arasından seçilerek, resim tahsili için Fransa' ya gönderilen gençlerin, memleketimize getirdikleri yeni bir hamle ile başlar. Bu devrin esas bünyesini Sami Yetik, Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Ruhi, Avni Lifij, Feyhaman Duran ve Namık İsmail teşkil etmektedir. Bu grup bize, empresyonizme dayanan zengin ve taze bir paletle hür bir sanat havası getirmiştir. Bu suretle resmimizde, şekillerin vuzuh ve teferruatla gösterilmesinden evvel, tabiatta her an değişen atmosferin renkle ifade edilmesi, tabiat karşısında duyulan intıbaların renkle tesbiti gibi empresyonist endişeler kendini göstermeye başlamıştır.
Empresyonizmi, aslına en yakın bir şekilde, İstanbul' un ışıklı havasına tatbik ederek aydınlık bir üsluba varan Nazmi Ziya Güran; büyük kompozisyonları yanında maharetli ve serbest bir icra tarziyle çalışan Sami Yetik; İstanbul'un denize bağlı hususiyetlerini zevkli bir sezişle ve bu şehrin renkli havasiyle birlikte resmederek resmimize yeni bir çeşni ilave eden Hikmet Onat telakkilerinin olgun mahsullerini vermişlerdir. Hareketli mizacı bakımından, hazan ekspresyonist endişelere de kapılarını açan Çallı İbrahim; empresyonist endişeleri zaman zaman adeta renkli bir şiir havasına sokan Namık İsmail; arkadaşları arasında portreleriyle şöhret yapmış bulunan, natürmort ve peyzajlarında da aynı hassasiyeti gösteren Feyhaman Duran; kendine has lirizmi içinde, valörleri renge bağlamak tecrübelerine girişen Avni Lifij'in eserleri hep bu ikinci hamlenin hususiyetini teşkil eder. Ayrıca Ruhi, Mehmet Ali Laga, Mihri Müşfik ve Vecihi Bereketoğlu da bu cereyanın değerli muakkiplerindendir.
Üçüncü Devreyi, bir iki küçük istisnasiyle en yaşlısı 1900 de doğmuş olan neslin, iki evvelki nesle nazaran ayrı bir merhale teşkil eden ve değişik veçheler göstererek bugüne kadar ulaşan sanatı teşkil etmektedir. Bu devrenin sanat anlayışını, bugünkü dünya sanatında da olduğu gibi muayyen bir mihver etrafında toplamaya imkan yoktur. Bu devrede sanat tarihi boyunca devam edegelen volüm ve form anlayışının, kübizme olan istihalesiyle beraber, renkçi garp resim ekolleriyle, şark minyatürleri ve halk sanatındaki renk, hat ve satıh terkiplerinin, sanatkarların mizacına bağlı dozajlarla resme ithal edildiğini görüyoruz. Genç nesillerle birlikte zamanımıza kadar gelen bu devrede, aynı zamanda kökü daha ziyade kendi kaynaklarımıza bağlı bir sanat araştırmasiyle, yeni bir üsluba varmanın gayreti de görülmektedir. Münih'ten tahsilden dönen Zeki Kocamemi ile Ali Çelebi memleketimize ilk olarak volüme bağlı inşai bir anlayışı, şuurlu bir şekilde getirdiler. Kitlelerin ahenkli tertiplerini, zaman zaman eksresyonist bir ifade içinde resmederek, resim alemimizde yeni bir ufuk açtılar.
Diğer taraftan, volümle beraber çizginin sözüne de yer veren ve satıhları, ritmik direksiyonlarla birbirine bağlıyarak kendine has bir ifadeyi ortaya koyan Cemal Tollu; minyatür kaynaklarından gelen sadeleştirilmiş bir desenle, satıhların ahenkli tertibini arıyan Cevat Dereli; kübist araştırmalardan sonra, mahalli plastik kıymetler üzerinde durarak, valör ve renkleri şematize edilmiş bir desen anlayışı ile ören Nurullah Berk; değişik esprilerde çalışmakla beraber şekillerin muvazeneli bir surette tertibini daima birinci planda tutan Refik Epikman bu inşai anlayışa yeni kıymetler ilave ettiler.
Yine bu devre içinde, entellektüel endişelerle birlikte, zaman zaman naiviteye bağlanan veya, realitede yeni bir söz arıyan Turgut Zaim, Hale Asaf, Muhiddin Sebati, Eren Eyüboğlu, Hamit Görele, Nihat Akyunak, Zeki Kıral, Nedim Günsür, Leyla Gamsız, Neşet Günal, Mahmut Cuda, Şeref Akdik, Saime Belir, Şeref Bigalı, Abdurrahman Ôztoprak, İsmail Altınok gibi sanatkarlarımızın yanında, empresyonist renk imkanlarını, plastik değerdeki satıh anlayışıyla birleştirerek yeni bir söz meydana getirmek istiyen Eşref Üren, Ziya Keseroğlu ve ilk devirleriyle Arif Kaptan gibi ressamlarımız da vardır.
Ayrıca Ercüment Kalmık, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Hulusi Mercan, Mustafa Esirkuş, Salih Urallı, Hasan Kavruk, Avni Arbaş ve diğer bir kısım sanatkarlarımız, figüratif şekilleri, abstre bir ifade içinde, şekil ve rengin sözü olarak mütalaa etmektedirler.
Üçüncü devrenin hususiyetini teşkil eden bütün bu değişik ve hareketli çalışmanın yanında tamamen ( Non - Figüratif) çalışan ayrı bir sanatkar zümresi de mevcuttur. Tabiatin görünüşüyle alakasını kesen bu sanat anlayışının bizdeki mümessillerini söylemeden evvel, mahiyeti üzerinde kısaca durmamız faideli olacaktır. Bu anlayışla çalışan sanatkarlar, kendi iç alemlerini, yaratıcısı oldukları şekil ve renklerin lisaniyle takdim etmek yolundadırlar. Bu nenin resmi, neyi gösteriyor gibi peşin ve sanat eserini değerlendirmek hususunda, ölçü olamıyacak hükümlere saplanmadan düşünürsek, tabiatte benzeri olmayan bu resimleri anlayıp zevk almaya asırlar boyunca hazırlanmış bulunmaktayız. Günlük hayatımızda yer alan halı, kilim ve emsali, mücerret şekil ve renklerle örülmüş eşyalar böyle bir zevkin meydana gelmesinde faydeli bir rol oynadığı gibi bilhassa, büyük levhalar halinde duvarlarımızı süsliyen, eski hattatlığımızın mahsulü yazılar, doğrudan doğruya şekle bağlı (Non-Figüratif) sanat anlayışının mükemmel örnekleridir. Bu yazıları, birçok defalar manaları dahi bilinmeden, tabiatte hangi şekle benzediği düşünülmeden zevkle duvarlarımıza asmamız sırf biçim, ölçü, istif ve icradaki mükemmeliyetleri, diğer bir tabirle şekil olarak konuşan bir tarafları olduğu içindir.
Eskiler, hattatlık için (Hendese-i ruhaniye) derlerdi. Sanatkar addedilebilecek hattatlar da, görülünce tanınan ayrı birer üsluba sahiptirler. Hep aynı harflerle yazılan bu yazılarda hattatların iç alemlerinden kalemlerine intikal eden şahsiyetleri, bütün bu değişik üslupları meydana getirmiştir.
İşte günümüzün sanatkarları da, tabiati vasıta kılmadan, doğrudan doğruya şekillerin ve renklerin lisaniyle konuşmak yolundadır. Ancak resimdeki sahanın genişliği, yani hacim, satıh, renk, çizgi ve bunların birleşmesinden meydana çıkacak geniş imkan ve ifadeler göz önünde tutulursa, bu yolda yürüyen sanatkarlarımızın nasıl büyük bir gayret sarf ettikleri kendiliğinden meydana çıkar. Böyle bir anlayışla çalışan Zeki Faik İzer, Sabri Berkel, Adnan Çoker, bir kısım eserleriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nuri İyem, Reşat Atalık. Bayram Küçük, Cemal Bingöl, Şemsi Arel ve Hakkı Anlı gibi değerli ressamlarımızın eserleri, ayrı birer üslubu takdim eden kıymetli örneklerdir.
İşte Devlet Resim ve Heykel Sergileri, üç devrede izahına çalıştığımız bütün bu sanat anlayışlarının en mükemmel Örneklerini halkımıza sunmak endişesiyle 22 seneden beri devam etmektedir. Bu sergiler, alakadar olanlarla, dikkatle gezip öğrenmek istiyen ziyaretçilere faydeli olabilirse bizim için ne mutlu."
22. Devlet Resim ve Heykel Yarışması Sergisi
a)Resim Kısmı:
ABAÇ Nuri
1- Davulcu Karayılan
ACAR Salih
2- Uçan Kuşlar
AKDİK Şeref
3- Suadiye Koru Parktan
AKORAL Nevzat
4- Hitit Kapları, 5- Hitit Geyiği
AKSEL Malik
6- Yatak Odası
AKYUNAK Nihat
7- Peyzaj, 8- Peyzaj
ALTINOK İsmail
9- Horozlu Manzara, 10- Burdur'da Evler, 11- Şehir (Burdur)
APAK Canan
12- Neyzen
AREL Maide
13- Tarihi Neyzen
AREL Şemsettin
14- Geometrik Armoni
ARKUNLAR Fahrettin
15- Mevsimler
ASLIER Mustafa
16- Evcik, 17- Evciğin İçi, 18- Abstraksiyon ve İnsan
ATALAY Turgut
19- Portre, 20- Portre, 21- Çıplak
ATALIK Reşat
22- Kelebek Modülasion
AYAZ Mustafa
23- Kulübe
AYDIN Ramiz
24- Tırpancılar
AYİTER Şerefnur
25- Ağ Tamiri, 26- Tatarlar Köprüsü (Bursa)
AYTAÇOĞLU Lütfü
27- Sohbet
BAKIR Muammer
28- Kompozisyon, 29- Kompozisyon
BELİR Saime
30- Çiçek
BERDAN Nimet
31- Manolyalar
BERKEL Sabri
32- Kompozisyon No: I, 33- Kompozisyon No: II
BERKSOY Semiha
34- Fatih'in Doğduğu Ev (Bursa Muradiye), 35- Bursa Yeşil Türbe
BİLEN Müzehher
36- Non- figüratif I, 37- Non-figüratif III
BİGALI Şeref
38- Sokak
BİNGÖL Cemal
39- Pentür
BURSALI Şefik
40- Şile'den, 41- Haliç Sütlüce
ÇELEBİ Ali
42- Kompozisyon (uçurtma)
ÇETİNKAYA Orhan
43- Evcek Soyutlama
ÇOKER Adnan
44- Mavi Espas, 45- Espas I
DAĞADA Semra
46- Oyun
DAYAN Nazmi
47- Bolu (Abant Gölü), 48- Kütahya (Kaleden Şeker Fabrikası), 49- Urfa (Birecik'te Fırat Köprüsü)
DEMİRCİ İlhami
50- Boyabat
DERELİ Cevat
51- Kompozisyon Balıkçılar
DİKMEN Halil
52- Pentür, 53- Pentür
DİKMEN Yıldız
54- Beyaz Kompozisyon
DİLAVER Sadri
55- Bayrampaşa'da Tarlalar, 56- Harman (Bayrampaşa'dan), 57- Yenikapı'da Gecekondular I
DOĞANÇAY Adil
58- Yukarı Ayrancı Yolu, 59- Ayrancı'da Sonbahar
DOĞANÇAY Burhan
60- Antalya'dan, 61- Mersin Limanı, 62- Deniz Kabukları, 63- Boks, 64- İnsanlar
DURAN Feyhaman
65- Sardunya, 66- Portre, 67- Siste Gemi
DURUKAN Ali Ferruh
68- Kompozisyon 50, 69- Kompozisyon 12
EPİKMAN Refik
70- Tepe
ERGÜVEN Nurettin
71- Portre, 72- Çocuklu Kadın
ERKEK Aydın
73- Lavi (Kuş Etüdü), 74- Oturan Kadın
EROL Turan
75- Tarlada
ERTAŞ Feridun
76- Haydarpaşa'ya Doğru
ERÜSTÜN Veysel
77- Resim II
ESİRKUŞ Mustafa
78- Halı Dokuyanlar, 79- Testili Köylü, 80- Köylü
EYÜBOĞLU Bedri Rahmi
81- Mavi Mor, 82- Eşek Üzerinde Köylü
EYÜBOĞLU Eren
83- Eller, 84- Figürler
FARUKİ Nermin
85- Armutlu'da Rüzgar
GÖKCAN Ragıp
86- Çiçekler, 87- Manisa'da Sokak, 88- Bilecik'te Sabah
GÖRELE Tonya
89- Portre
GÜNAL Neşet
90- Akşam Dönüşü, 91- Sultan Kadın
GÜNSÜR Nedim
92- Çocuklar ve Uçurtmalar, 93- Maden Ocağında Korku, 94- Mahalle Duvarı, 95- Gökyüzü Sokağı, 96- Sonuç
GÜRBAY Mehmet
97- Paris'ten (Panteon), 98- Yıldız'dan
IŞINER Necati
99- Boyacı (Peyzaj Kompozisyon)
İNANÇ Hamza
100- Kompozisyon (Ağıtçılar)
İZER Zeki Faik
101- 27 Mayıs'ı Tebcil
KARAARSLAN Yamen
102- Peyzaj (Sonbahar)
KARABURÇAK İhsan Cemal
103- Kır, 104- Kasaba
KASAP Hüseyin
105- Peyzaj (Desen), 106- Peyzaj (Desen)
KAVRUK Hasan
107- (Balıkçının Rüyası II.), 108- Kompozisyon (Orman), 109- Rüyamda Bir Gün 27 Mayıs
KESEROĞLU Ziya
110- Natürmort
OLGUN Mazhar
111- Peyzaj
ONAT Hikmet
112- Üsküdar Sahilinde Sabah, 113- Göksu'ya Giriş
ÖZAR Zahide
114- Kompozisyon (Gece)
ÖZBEN Münip
115- Eski Yeni Hasanoğlan
ÖZEL Yusuf
116- Manzara
PESEN Mehmet
117- Göçmen Kuşlar
PINARLI Nihat
118- Natürmort
PLANTONİDİS Pindaros
119- Kompozisyon
PURA Numan
120- Sapanca'dan, 121- Çaldoğan'dan Ankara, 122- Gölde Ağaçlar, 123- Sisli İstanbul
SALERİ Kristin
124- Kuşlar Kompozisyon
SAVAŞKURT Avni
125- Ada
SERDAROĞLU Özden
126- Pentür
SILAY Ayşe
127- Pentür, 128- Variller
SUKİYE Süheyl
129- Sonbahar
SÜNMEZ Merzuk
130- Kompozisyon
TANDOĞAN Nihat
131- Anafartalar Caddesi (Ankara)
TANTUĞ Leman
132- Düşünce
TAYLAN Seniye
133- Van Havasor Oyunu, 134- Haliç'te Kayıklar
TEKÇE Emin Fuat
135- Gece, 136- 82 Numara
TİPİ Hayrettin
137- Ayçiçeği
TOLLU Cemal
138- Muğla'da Yoğurtçular, 139- Bodrum'da Sünger avcıları (eskiz)
URALLI S. N.
140- Şişe Kompozisyon
USBAY Yüksel
141- Nü
Dr. USKAN İlhami
142- Manzara
UZEL Celal
143- Kemerköprü (İzmir)
UZMEN Celal
144- Kayıklar
UZUNLU Selahattin
145- Pembe Vazolu Natürmort
ÜREN Eşref
146- Bağ Önünde Kadınlar
ÜREN Melahat
147- Uyuyan Bursa'lı Küçük Kız
ZAİM Turgut
148- Yaylada Yörükler
a)Heykel Kısmı:
ACAR Salih
1- Yavru Kuşlar
ACUNER Semahat
2- Kadın
EREN Ali Rıza
3- Baş Etüdü (2)
KARAGİDİOĞLU Hakkı
4- Kültür, 5- Baş (Nejat Bey), 6- Modern Venüs
SONAT Kamil
7- Düşünen Adam
SUMAN Nusret
8- Kompozisyon, 9- Büst