1. Şefik Bursalı Resim Yarışması Sergisi Kataloğu

1. Şefik Bursalı Resim Yarışması:

Katalog'dan;

Şefik Bursalı Resim Yarışması'nın Düşündürdükleri…

"Şefik Bursalı adı, Türkiye'de ilk kez sanatçı kimliğinden ve kişiliğinden kaynaklanan bir etkinliğe isim oluşturuyor. 1998'de Ankara-Çankaya'da yaşadığı evin, Kültür Bakanlığı tarafından "Müze-ev"e dönüştürülmesinin ardından, bu kez "Şefik Bursalı Resim Yarışması" düzenleniyor ve her yarışmanın doğası gereği olduğu gibi, bu yarışmaya da genç sanatçılar yoğun bir ilgiyle katılıyorlar. Böylece, bugüne kadar resmi ve özel kurumların öncülüğünü yaptıkları ve sanatçıları yarışma ortamında buluşturarak, bir araya gelmelerini sağladıkları etkinlik, resim sanatımıza yaptığı katkıyla öne çıkmayı başarmış olan saygın bir sanatçımız adına düzenleniyor. 

Bir sanatçının adını taşıyan yarışma, nasıl bir anlam içeriyor olabilir? 
Soruyu, şöyle de koyabiliriz: Yarışmanın, bir sanatçı adına düzenleniyor olması, o sanatçının temsil ettiği sanatsal eğilimin veya anlayışın sürmesine ya da o anlayışın yüceltilmesine yönelik bir işlevin gündeme getirilmesini sağlayıcı bir işlev açısından değerlendirilebilir mi? Kuşkusuz ki hayır. Nitekim öyle de olmamış, yarışmaya katılan genç sanatçı kesimi, Şefik Bursalı adını yeni ve özgün nitelikli sanat üretimi yönünde çaba göstermenin sunumuna olanak verecek bir çıkış fırsatı olarak görmüş ve bu adı taşıyan yarışmaya o gözle bakmıştır. Genç sanatçıların, yarışmalara katılım doğrultusunda öteden beri tanık olduğumuz bu duyarlı tutumu, bu yarışma için de geçerli olmuştur. 

Katılımın yoğunluğu, Şefik Bursalı adına duyulan saygı ve güvenin bir göstergesi olarak da alınabilir. Yarışmanın içerdiği koşullar ne olursa olsun, yarışmacılar, genellikle bu tür yarışmalar yoluyla, ortamın nabzını tutmak isterler, gelişmelerin ışığında, bulundukları düzeyi tartıya vurmaktan yana olurlar, kısaca çoğul bir ortam içerisinde yerlerini saptamaya özen gösterirler. Böyle bir açıdan bakınca, ödüller önemli bir gösterge olsalar bile, sergilenmeye değer görülmenin, eleme sonucunda ulaşılan bu noktada hiç de küçümsenmeyecek bir düzey işareti olduğu unutulmamalı.

Yakından tanımış olanlar bilir; Şefik Bursalı, ödüllü yarışmalara ve bu tür yarışmaların tartışmaya açık sonuçlarına her zaman ilgi duymuş, her yarışmanın kendi mantığı ve amaçlarıyla tutarlı yeni bir değerlendirme ölçütü geliştireceğine inanmıştı. Emek ve yürek işi olan her ürün karşısında heyecanını dile getirmesi, kolaya alınmış işlere uzak durması bundandı. Zaman zaman gergin konuşmalarına tanık olmuş olanlar, onun yükselen öfkesinin, işine saygı duyan, yaptığı işi gerektiği gibi önemseyen bir sanatçı yapısından kaynaklandığını görmüşlerdir. Hatta onun bu tutumundan ötürü, Şefik Bursalı'yı, acımasız bir seçici olarak tanımlamak da mümkün. Bu yönüyle, kendi kuşağının, örneklerine pek fazla tanık olmadığımız "aktif" bir üyesiydi; bu bilincini, yaşamı boyunca uyanık tuttu. Sanatçılık işlevinin öyle gürültüye getirilecek, reklam aracı yapılacak ve çıkar sağlanacak bir iş olmadığı, olmayacağı yolunda çevresini sürekli olarak uyardı. 

Bütün bu ve benzeri noktalardan yola çıkarak, Şefik Bursalı'nın adını taşıyan bir yarışmanın, hem bu ad nedeniyle isabetli bir seçim olduğunu, hem de ayrı bir özenle korunması ve sürdürülmesi gerekli bir etkinlik anlamı yansıttığını söylemek, abartı sayılmamalı. 

Burada Şefik Bursalı'nın, belki de benzeri sanatçılarda pek görülmeyen bir yanına dikkat çekmek gerekecektir: Şefik Bursalı, öğretici bir akademisyen olarak uzun yıllar, bir öğretim kurumu içinde görev yaptığı halde, bu öğreticilik misyonunu, içinde yer aldığı kurumun fanatik bir üyesi olma düzeyinde kullanmamıştı. Belki de bundan olacak, ilgisini ve dikkatini, geniş bir açı içinde tutmayı, bunu hep arka planda geliştirmeyi başarabilmişti. Yakın çevresinin -böyle bir yakın çevresi olmuş muydu?- ötesine de uzanabilmişti. Deyim yerindeyse, "anonim" bir hocaydı Bursalı; bu yönüyle, "Eşref Hoca"ya yakın düşer daha çok da. Hocalığın, bir kurum tarafından değil, mesleğe tutkuyla bağlılık sonucu elde edilebilecek saygın bir işlevle donanımlı olduğu kanısını, içinde hep sıcak tutuyor gibiydi.

Genel bir değerlendirmeyle izlenimci palete yakın görünüyor olsa da, sanat kitaplarında ilkeleri ve çerçevesi çizilmiş bir izlenimcilik değildi onun yaptığı; bu yönüyle de Eşref Üren'in yakınında bir yerde bulunduğu gözlemlenebilir. Demek ki, bir akım adamı değildi Şefik Bursalı. Sanatını böyle bir çerçeve içinde düşünmek, her zaman doğru bir değerlendirme olmuyor. 

Onun adına düzenlenen bir yarışma, bu bakımdan da anlamlı olmalı. Değişkenlik ve arayış gibi, her sanat yapıtı için başarı ölçütü olabilecek değerlerin varlığı, kendi adını taşıyan bir yarışmanın da özendirici koşulları olarak düşünülebilir. Sanat yapıtının soyluluğu, Şefik Bursalı'ya göre, sınıflandırma da alacağı yerle değil, temsil ettiği konumla özdeş olabilirdi ancak. 

Akımsal değerlerin, etkisini iyiden iyiye yumuşattığı bir ortamda, Şefik Bursalı'nın, neredeyse kendi kuşağının bireylerini bütünüyle kapsayan bu tutumu, yarışmada yapıtları sergilenen genç kuşak sanatçılarının sınır tanımayan eğilim ve arayışlarıyla da belli noktalarda örtüşmektedir. Başka yarışmalarda olduğu gibi, bu yarışmada da tema ve malzeme sınırlamasının söz konusu olmaması, bu bakımdan mantığına da uyuyor. 

Müze-ev'den yarışmaya, Şefik Bursalı adı, Türkiye'de ağırdan da olsa bir çizginin aşılma aşamasına gelindiğini kanıtlamaktadır. Bu yarışmanın resim sanatımızda saygın yer sahibi başka sanatçılar adına düzenlenecek yarışmalara ve etkinliklere öncülük yapmasını dilemek kalıyor geriye." / Prof. Dr. Kaya ÖZSEZGİN, Seçici Kurul Başkanı

1. Şefik Bursalı Resim Yarışması Sonuçları: