Bu katalog Şubat 2001, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde açılan "Selim Turan'ın Sanatından Kesitler" Sergisi nedeniyle Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle 1000 adet basılmıştır.
Ocak 2001, Ankara
Milli Kütüphane Basımevi
Selim Turan, Güzel Sanatlar Akademisi'ne 1935 yılında girdi. Akademide, Feyhaman Duran, Nazmi Ziya, Zeki Kocamemi'nin öğrencisi oldu. Daha sonra Leopold Levy'nin yetkilerle donanmış olarak açtığı yeni atölyeye katıldı. Leopold Levy'nin aracılığıyla ilk Paris ilişkileri kuruldu. Burada Matisse'e desenlerini gösterme, Picasso ve Braque ile tanışma fırsatı buldu.
Selim Turan, bu dönemde ayrıca, genç ressam olarak akademi dışındaki çeşitli çevrelerde de benimsenmeye başlamıştı. Aralarında İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken gibi kendisinden yaşça büyük aydınların yer aldığı gruplarla, sonraları da devam edecek bağlantılar geliştirmiştir.
Sanatçı, Akademi atölyelerinin kendi gelişme çizgisine olan katkısını hep kıvançla anmıştır.
Atölye, 1936, 82x 100 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Kendi Portresi, 1936, 35x26 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Oturan Nü, 36x30 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Emine, 1936, 35x20 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Polonezköy, 1939, 25x39 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Pendik, 1939, 29x36 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Üsküdar, 1940, 33x48 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Büyükdere, 1939, 33x40 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Türk sanatının köklerini oluşturan minyatür, tezhip ve hat Selim Turan'ın gençlik dönemlerinden bu yana ilgisini çekmiştir. Öğrencilik yıllarında Tezhip atölyesinde İsmail Hakkı Altınbezer'den öğrendiklerinin yanı sıra, Hacı Kamil Efendi'den hat, Kemal Akdik'den Arapça kaligrafi, Necmettin Okyay'dan ebru ve cilt dersleri almıştır. Ayrıca İstanbul kütüphanelerinde ve özellikle Topkapı Sarayı Kitaplığı'nda çalı mı , minyatürler üzerinde incelemeler ve çizimler yapmıştır.
Sanatçı, İstanbul'un fethinin 500. yılı için Hikmet Ertaylan'ın kendi inisiyatifi ile, hayatta kalan son dönem hattat, müzehhip ve minyatürcülerin hazırladığı 'Fatih Divanı' çalışmalarına minyatürleriyle katılmıştır. Minyatürlerde Fatih ve sevgilisi İren'i, medreseleri ve alimleri resmetmiştir.
Klasik Türk sanat ve işleme dallarına yönelttiği ve yaşamının sonuna kadar sürdürdüğü içten ilgi Selim Turan'ın ulusal köklere olan bağlılığının kuvvetli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Minyatür, 15x7 cm, karton üzerine minyatür boyası.
Emziren, 16x10 cm, karton üzerine minyatür boyası.
Papağanlı Minyatür, 21x15 cm, karton üzerine minyatür boyası.
Alim ve Talebeler, 6x15 cm, kağıt üzerine minyatür boyası.
Tezhip, 45x29 cm, karton üzerine özel malzeme.
1938-1944 yılları arasında, o zamanların devlet partisi CHP, saygın ve ağırlıklı bir kurum olan Halkevleri aracılığıyla, Türk ressamlarının Anadolu'nun çeşitli yörelerinde sanatsal çalışmalar yapmak üzere gönderilmeleri programını geliştirmiş ve uygulamıştır. Bu çerçevede, Muğla iline gönderilen Selim Turan, aralarında Bodrum, Datça, Marmaris ve Fethiye'den de görüntüler bulunan yirmi kadar resim üretmiştir.
Sanat tarihimizde 'Yurt Gezileri' olarak anılan bu programın, İstanbul'a eksenlenmiş plastik sanat etkinliklerini, ülkenin çeşitli yörelerinden yaşam gözlemleri yapma ve görsel izlenimler edinme yoluyla çeşitlilik ve zenginlik kazanmaları düşüncesine dayanıyordu.
O yörelerden yapılan resimlerin sergilendiği 'Yurt Resimleri Sergileri'nin 1941 tarihlisinde Selim Turan'ın resimleri birincilik kazanmıştır.
Sanatçı, seyahat etmenin ve taşra sosyal ortamıyla ilişki kurmanın zor olduğu dönemde yürütülen bu etkinliklerin pratik yararı olduğunu düşünmüştür hep. O dönemden tatlı, insani ve kültürel anılar taşıdığını sürekli dile getirmiştir.
Bodrum Genel Görünüşü, 1941, 27x35 cm., tuval üzerine yağlıboya.
Muğla Kalesi Evinde Baki'nin Annesi, 41x26 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Fethiye, 1941, 22x31 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Fethiye, 1941, 55x36 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Pazaryeri, 1941, 35x55 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Akademiden bir grup genç kuşak sanatçı, o dönemin İstanbul'unun çe itli görüntülerini sosyal gerçekçi bir tavırla yakın incelemeye almışlardır. İstanbul liman işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının ana tema olarak alındığı Liman Sergisi 10 Mayıs 1941 günü, İstiklal Caddesi'nde eski bir Beyoğlu apartmanındaki İstanbul Matbuat Birliği Lokali'nde açılmıştır.
Sergi açılışında kurdele yerine balıkçı ağı kesen bu genç sanatçılar 'Yeniler' adıyla anılacak grubu oluşturuyordu.
Liman Sergisi'ne Katılan Sanatçılar:
Ressamlar: Haşmet Akal, Agop Arad, Avni Arbaş , Turgut Atalay,
Abidin Dino, Nuri İyem, Fethi Karakaş , Kemal Sönmezler, Selim Turan, Mümtaz Yener
Grafik Sanatçısı: Yusuf Karaçay
Heykeltıraş: Faruk Morel
Fotoğraf Sanatçısı: İlhan Arakan
" ... liman gerçeğinin çeşitli yönlerini incelemek için aramızda iş bölümü yaptık ...
Önce Haliç'e gidildi, sonra balık pazarı, kahvelerdeki insanlar, balıkçı portreleri, kayıklar, Galata Kulesi ve peyzajlar sergimizde yer aldı. ..
Amacımız resmi halka sevdirmek ve yaygınlaştırmaktı ... "
Selim Turan
Balıkçı Çocuk, 1941, gazete kupürü, Liman Sergisi.
Çocuklu Dilenci, 1942, 27x20 cm, kontrplak üzerine yağlıboya.
Balıklar, 1944, 34x41 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Dilenci Kız, 1945, 36x26 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Dilenci Kız, 1945, 39x34 cm, kağıt üzerine füzen.
Balıkçı, 15x 10 cm, kağıt üzerine füzen.
Balıkçı Kahvesi, 1942, 27x20 cm, kağıt üzerine mürekkep ve suluboya.
Resim ustalarının çok büyük çoğunluğu gibi Selim Turan da güçlü desenin resim yaratıcılığının önemli kaynaklarından biri olduğunu düşünmüştür. Yakından bilenler çok rahat ve süratli çizdiğini ifade ederler. Soyut ve alabildiğine figür ötesi yoğunluk içinde çalıştığı dönemlerde bile içindeki esintileri, dışarıya yönelik bazı gözlemleri hep desene geçirmiştir. Sanatının ilk on beş yılına damgasını basan figüratif döneminde bazen renge gitmeden sadece desende ifadesini bulan ürünler ortaya koyduğu da bilinmektedir.
Gravür sanatına olan ilgisi de desene olan yatkınlığının doğal bir ürünü gibi gözükmektedir. Çeşitli dönemlerde, değişik konular üzerindeki izlenimlerini gravürler aracılığıyla dile getirmiştir. Selim Turan'ın, farklı malzeme ve donanım üzerinde çalışmanın gereği olan el becerisine sahip bulunuşu bu değişik tekniklerdeki başarısının da dayanaklarından birisi olmuştur.
Büyükannesinin Portresi, 14x11 cm, kağıt üzerine kara kalem.
Ethiye Hanım'ın Portresi, 1939, 12x9 cm, gravür.
Portre, 1939, 12x9 cm, gravür.
Portre, 1939, 10x17 cm, gravür.
Peyzaj, 1939, 12x15 cm, gravür.
Esrarkeş, 1948, 26x20 cm, kağıt üzerine füzen.
Esrarkeş, 1948, 26x20 cm, kağıt üzerine füzen.
Soyut Desen, 22x26 cm, kağıt üzerine mürekkep.
Selim Turan 1947 yılında Fransız Kültür Ateşeliği'nin sağladığı bursla Paris'e gitmiştir. Daha önce çeşitli yabancı ülkelerde ve kentlerde bulunmuşluğuna karşın, bu uzun sürebilecek farklı bir yurt dışı deneyiminin başlangıcını oluşturuyordu.
Savaş sonrası Paris'ine egemen "kötülüklerin artık sona erdiği, geleceğin sadece daha iyi olacağı" yolundaki coşkulu umut havası, sanatsal yaratıcılıkta da özgür yeniliklere kucak açıyordu. Dünyanın dört bir köşesinden sanatçılar, aydınlar, düşünürler bu umut, özgürlük ve yenilikçilik merkezine koşuşuyordu.
Selim Turan, Paris'in bu özel atmosferinin ilk yıllarından aldığı entellektüel ve sanatsal etkilerin kendisi için belirleyici özel bir yere sahip olduğunu düşünürdü. Uzaktan iyi tanıdığı "abstre" sanatla, Galerie Breteau ve hocalık yaptığı Academie Ranson ortamının da kolaylaştırmasıyla yakından kucaklaşması bu döneme rastlamıştır.
Kaligrafi ile olan yakınlığı, grafiksel bir soyutlamayı yakalamasını bir ölçüde kolaylaştırmakla birlikte, renkli yüzeylerin desen ve figür ötesi uyumunu sağlamasını bu ilk Paris dönemindeki yoğun çabalarına borçludur.
Soyut, 1949, 42x23 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 1950, 94xl 46 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Soyut, 1951, 22x45 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1951, 24x45 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1953, 24x45 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1951, 26x33 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 100x100 cm, tuval üzerine yağlı boya.
Soyut, 1955, 64x49 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1954, 24x45 cm, kağıt üzerine guvaş.
Selim Turan 1950 başlarında soyut dünyasına giriş yaptıktan sonra bu etkinlik alanında uzun yıllar kalmıştır. Uluslararası tanınmışlığı ve geniş çevresi de bir ölçüde sürekli soyut resim ürettiği bu dönemde oluşmuştur.
Soyut anlatım ile ilgilendiği bu uzun dönemin ilk yıllarında kısmen figüratif olduğu izlenimi verecek düşey elemanların komşuluğunun ve istiflemesinin kuruluşuna yönelik ürünler ortaya çıkmıştır. Kaligrafiye olan yatkınlığını bilen bazı çevrelerde hattan soyuta uzanış biçiminde yorumlamalar da yapılmıştır. Ancak 1950 başları ve ortaları Paris ekolü soyutçuları arasında düşey doğrultu ağırlıklı yan yana getirmeler başka sanatçılar tarafından da denenmekteydi.
Selim Turan'ın sonraki yıllarda figür izlenimini tamamıyla ortadan kaldıran, farklı renkte geniş yüzeylerin yan yanalığından oluşan büyük kompozisyonlara yöneldiği bilinmektedir. Sanatçının bu dönemden yapıtları çeşitli uluslararası koleksiyonlarda ve müze arşivlerinde yer almıştır.
Selim Turan'ın soyut kompozisyonlarına çekici bir renk senfonisi gözüyle bakılabileceğini düşünen uzmanlar da vardır. Bu resimlerdeki iç uyum ve denge ilgi çekicidir.
"Paris'te abstre resimle karşılaştım.
Bir iki geometrik abstre deneyiminden sonra, bu deney de iki bölüme ayrıldı.
Bir yanda lirik ve grafik çizgilerin hakim olduğu bir resim; öte yanda boşluğu ve hiçliği vermeye çalışan bir resim."
Selim Turan
Soyut, 1958, 64x49 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1959, 64x49 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1958, 91 x59 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1958, 91 x59 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1958, 91 x59 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1958, 64x49 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1960, 113x70 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Soyut, 1960, 163x 115 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Soyut, 130x88 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 31 x28 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 31x28 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 31x28 cm, kağıt üzerine guvaş.
Soyut, 1964, 130x275 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 1964, 150x300 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 1964, 180x300 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 130x174 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 120x275 cm, tuval üzerine akrilik.
Soyut, 166x126 cm, duralit üzerine akrilik.
Soyut, 70x70 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Selim Turan portre çalışmalarına tüm sanat yaşamı boyunca yer vermiştir. Akademi döneminde yakın çevresindeki kişilerin portrelerini yapardı. Sonraki yıllarda tanıdığı insanların portrelerini yapmayı sürdürürken, anonim insan tipolojisinden kesitler vermeye de başlamıştır. Anadolu'nun çeşitli yörelerinin tipik fizyolojik özelliklerini sergileyen simalar özellikle dikkatini çekmiştir.
Sonraki Paris yıllarında bu kentin olağanüstü insan çeşitliliği karşısında çok sayıda ilginç insan tipi yakalamış ve onlardan bir kişiye ait olamayan, karma ifadeli resimler yapmıştır.
Ressam, portre ressamlığının sanatsal anlatım içinde yoğun anlam taşıyan özel bir yere sahip olduğunu düşünürdü. Ve zaten bu düşüncedir ki kendisini bu kadar uzun dönemler boyunca portre çalışmalarını zevkle sürdürmeye yöneltmiştir.
Şahika, 52x35 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Şahika, 36x25 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Portre, 27x22 cm, karton üzerine yağlıboya.
Portre, 37x28 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Portre, 64x50 cm, kağıt üzerine guvaş.
Portre, 59x50 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Türkmen Kızı, 24x 18 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Selim Turan'ın görsel anlayışı aydın bir beynin yoğun mesaisinin sonucu olmakla birlikte, soyut döneminde bile sürekli gerçek yaşamdaki figürlerin gözleminden hareket etmiştir.
Bu anlayış kendisine uzun dönemler boyunca koparılmış çiçek ve meyve görüntüleri üzerinde çalışmaya götürmüştür. Suluboya, yağlıboya, monotip gibi değişik tekniklerle yapılan bu çalışmaların bir bölümü yaşam çevresi formlarından kopmama gayreti içerisindeki etüdler olarak nitelendirilebilir. Ancak anlamlı bir bölümünde de bitmiş ve kotarılmış kuvvetli resim ürünlerini bulursunuz.
Çiçekler bazen vazolarıyla olan bütünleşmenin çok zarif örnekleri olarak ortaya çıkmıştır. Benzer bir bütünleşmeyi tümü birden kuvvetli bir gündelik yaşam görüntüsü yaratacak biçimde meyveler, tabaklar ve üzerine kondukları masa yüzeyindeki toplamda da buluruz.
Bahardalı, 1944, 30x24 cm, karton üzerine yağlıboya.
Pembe Vazolu Natürmort, 22x12 cm, sunta üzerine yağlı boya.
Natürmort, 32x24 cm, kağıt üzerine pastel.
Balıklı Natürmort, 39x56 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Balıklı Natürmort, 22x62 cm, kağıt üzerine guvaş.
Natürmort, 22x62 cm, kağıt üzerine guvaş.
Monotip, 32x46 cm.
Monotip, 30x23 cm.
Monotip, 47x32 cm.
Monotip, 24x15 cm.
Monotip, 42x25 cm.
Türk tarihi ile Anadolu insanının geçmişteki, günümüzdeki yaşam ve davranış biçimi Selim Turan'ın yoğun merak ve ilgi alanındaki konulardan biriydi. Bu yaşam biçiminin günümüzdeki hali ve geçmişteki kökleri üzerine hayatının son döneminde yakından bazı gözlemler yapma fırsatı çıkınca bunu değerlendirmiştir.
İda Dağı'nın olağanüstü doğa görüntüleri sergileyen cennet yamaçlarına serpilmiş Türkmen kültürü kökleri bu anlamda yakından ilgisini çekmiştir. Son dönemlerinde belirtileri sıklaşan sağlık sorunlarına karşın Tahtakuşlar köyü başta olmak üzere Kaz Dağlarındaki Türkmen varlığını sergileyen yerlere zaman zaman yolu düşmüştür. Tahtakuşlar Köyü'ndeki yerel galerinin kurulup geliştirilmesinde katkılarda bulunmuş olmaktan derin memnuniyet duymuştur.
Sarıkız söylencesi bu dönemde, ilginç bir yazılı olmayan kültür olayı olarak dikkatini çekmiştir. Bu söylencenin birbirini çok tutmasa da çeşitlemeler biçiminde ifade bulan öğelerini resme geçirmiştir.
Bu çalışmalara, Anadolu kültürünün yayılma ve gelişme biçimiyle ilgili yaşamının sonuna kadar sürdürdüğü algılama çabalarının içten ürünleri gözüyle bakılmıştır.
" Çok eskiden beri Anadolu kültürüyle ilgili resimler yapıyorum.
Abstreler içinde de Anadolu kültürlerinden bir şeyler var.
Bütün dünyada varolan semboller bazen dinlerle ilgili, bazen halk efsaneleriyle ilgili.
Birçok figürü bizde kuklalarda bulmak mümkün, ya da çocukluğumuzdan beri dinlemiş olduğumuz masallarda ... "
Selim Turan
Sarıkız ve İda Dağı, 54x94 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Sarıkız, 70x70 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Türkmen kızı, 63x50 cm, kağıt üzerine guvaş.
Portre, 36x25 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Dağa Çıkış, 60x50 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Selim Turan 1960'lardan sonraki döneminde doğa gözlemlerini de soyut bir yaklaşımla gerçekleştirmiştir. Geniş ve derin ufuklara doğru yayılan deniz görüntüleri öze indirgenmiş ve yarı soyutlanmış ürünlerin kaynağını oluşturmuştur. Denizin bitişiyle ufukların başlayışı birbirine karışmış ve iki görsel unsur bütünleşmiştir.
Öte yandan kuşların özgürce kanat çırpması yaşamının son otuz yılı boyunca sanatçının çeşitli zamanlarda yakın gözleme alıp görsel ifadeye çevirdiği bir diğer konudur. Selim Turan çok sayıda sahil kuşunu deniz üzerinde uçuşurken sergilediği klasik güzellik dolu görselliği çarpıcı bir dinamizm içinde resmetmiştir.
Sahil, deniz, uçuşan kuşlarla ilgili gözlemsel birikimleri yaşamının bir çok döneminde izlemiş bulunduğu doğa görüntülerinin bir karışımıdır.
Côte d'Azur izlenimleriyle İstanbul çevresi anıları ve Bodrum koylarından izler etkileyici bir karmaşa içerisinde Selim Turan'ın tuvallerinde buluşmuşlardır. Yıllar sonra Antalya Körfezi'ndeki bazı deniz ve ufuk görüntülerinin çeşitli dönemlerdeki bu izlenimlerden bireşimlerin gerçek doğadaki bir yansıması olduğunu duyumsamış ve bundan büyük mutluluk duyduğunu yakın çevresine ifade etmiştir.
Üsküdardan Deniz, 33x50 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Deniz, 42x73 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Deniz ve Kuşlar, 1980, 23x64 cm, kağıt üzerine guvaş.
Deniz ve Kuşlar, 23x64 cm, kağıt üzerine guvaş.
Deniz ve Kuşlar, 1980, 100x70 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Deniz ve Kuşlar, 1980, 100x70 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Çağdaş resim sanatının ustaları, değişik zamanlarda "dans" hareketinin estetik ve dinamik çekiciliğini ve konuşkanlığını tablolarına yerleştirmişlerdir. Selim Turan gençlik yıllarından beri ilgi gösterdiği bu konuda 1970'lerden sonraki döneminde ürün vermeye başlamıştır. Dans edenlerle benzer estetik kaynaklardan beslenen nü teması üzerinde ise akademi döneminden bu yana zaman zaman çalıştığı bilinmektedir.
'Soyut'u kavramadaki ve algılatmadaki rahatlığı yaşamının son dönemlerinde yaptığı figüratif resimlerde de benzer bir arınmışlığı ve öze indirgemişliği kolaylaştırmıştır. Sanatçının dansözlerinde anlatım fazlalıklarından kurtulmuş öz ve yoğun bir klasik güzelliği yakaladığı düşünülmektedir. Dans eden tek kadın figürlerinin yanı sıra dansöz grupları da bu resimlerde yer almıştır.
Dans eden insan figürü Selim Turan'ın önemli bir geç dönem motifi olarak küçük boyutlu mobil heykellerinde de kullanılmıştır. Sanatçı heykelcik biçiminde ya da suluboya, akrilik, yağlı boya son dönem resimlerinde dansöz ve dansözler temalarını kullanmaya devam etmiştir.
Çiftetelli, 50x44 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Balerin, 130x80 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Nü, 94x54 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Nü, 40x32 cm, duralit üzerine yağlıboya.
Desen, 1967, 18x15 cm, kağıt üzerine guvaş.
Nü, 20x15 cm, kağıt üzerine mürekkep.
Çıplaklar, 20x12 cm, gravür.
Balerin, 100x80 cm, tuval üzerine yağlıboya.
Selim Turan'ın el işlerindeki hüneri ile duran ve hareketli cisimlerin mekaniğine olan merakı gençlik yıllarından beri bilinegelmiştir. Cisimlerin hareketinin matematik teorisine girmeden kuvvetli bir sanatçı sezgisiyle bir eksen etrafında dönebilen kitleler yapmayı rahatlıkla becerebiliyordu. Bu kitleler zaman içinde insan ve kuş formları alarak gelişmiş ve böylece Selim Turan'ın mobil heykelcikleri olarak bilinen bir dizi yapıta dönüşmüştür.
Hazırlama kolaylığı dolayısıyla metal malzeme ile yapılan bu heykelciklerde, hareket olmaksızın sadece durağan görüntü estetiği ve klasik güzellik yönünden de çok hoş unsurların ortaya çıktığı gözlenir. Küçük bir parmak fiskesiyle harekete geçirilmeleri halinde bu cisimler bir noktanın etrafında tatlı uçuşmalarla devinmeye başlar.
Selim Turan bu alanda oluşturduğu ustalığı Ankara Kurtuluş Parkı'ndaki hareketli, büyük boyutlu Sarı Kız heykeli ile doruğa vardırmıştır. Dıştan dışa boyutları 4 metreye yaklaşan bu heykel parktaki yoğun bir ağaç öbeğinin arasından yükselen özel imalat ince bir elektrik direğine oturtulmuştur. Mesnetleme düzeneği o şekilde yapılmıştır ki, herhangi bir doğrultuda esen hafif bir rüzgar, heykeli sağa sola doğru rahatlıkla hareket ettirebilmektedir. Ankara Opera Binası'nın giriş holünde sergilenmek üzere hazırlamakta olduğu hareketli balerinler heykelinin sanatçının ölümüyle tamamlanamamış oluşu Türk sanatı adına büyük bir talihsizliktir.
"Mobillerle ilgilenmem, Kolomb öncesi Perulu büyücülerin yapmış oldukları bir kaç mobili gördükten sonra başladı.
Mobil yapmaya boşladım ve onları çağdaş anlayışla, bugüne getirmeye çalıştım; bazen bir dansöz, bazen bir cambaz, bazen sadece bir kadın yaparak."
Selim Turan
Mobil Heykel, karışık malzeme.
Sarıkız, bakır, 4 m, Kurtuluş Parkı- Ankara.
Selim Turan 1960'ların sonlarından itibaren mimari çevre düzenlemelerinin bir parçası olarak büyük boyutlu heykeller yapmaya başlamıştır.
Bu alandaki ilk yapıtlarını Fransa'da kısaca 'yüzde bir' olarak adlandırılan, okulların maliyetinin yüzde birini sanata ayırmayı öngören kanun çerçevesinde; mimar Jean Balladur'un patronluğunda Yves Loyer, Albert Marchais, Michel Gollard ve Josephine'den oluşan bir sanatçı grubuyla birlikte gerçekleştirir. Fransa'nın değişik kentlerinde on okul ve üniversitenin girişine, konferans salonlarına, yemekhanelerine, bahçe duvarlarına duvar resimleri ve bahçelerine de heykeller yapar.
Büyük metal heykelleri yapabilmek amacıyla Marsilya'da gemi tezgahlarında lehim yapma stajı görmüştür. Plastik heykeller için Lille'de bir plastik fabrikasında ve mermer heykeller için de İtalya'nın bu alanda ünlü Pietra Santa kasabasında çalışmıştır.
Selim Turan'ın, Fransa 'nın çeşitli şehirlerinde mermer, plastik, çelik, beton, alüminyum, demir gibi değişik malzemeden oluşan açık hava heykelleri ve fresk, seramik, mozaik panolardan oluşan duvar resimleri vardır.
Duvar Resmi, Fameck- Feltiere.
Beş Duyu, fresk, Arcachon- Teste de Buch.
Tez-Antitez-Sentez, betonarme, Arcachon- Teste de Buch.
Çevre düzenlemesi ve heykeller, betonarme, plastik ve çelik, Lille.
Soyut Heykel, alüminyum, Cauderon- Bordeaux.
Gezip Düşünen Çocuklar, yerleştirilmeden önce, Pietra Santa, İtalya.
Gezip Düşünen Çocuklar, mermer, Villebrun- Toulouse.
Büst, mermer.
Soyut Heykel Caen.
Figür, 1946 ?, 15 cm, alçı.