Bu eser, Namık İsmail’in 1925 yılında, ekspresif resimler yapmaya başladığını ve özellikle de bu resimlerinde sembolist imgelere özellikle yer verdiğini belirlemektedir. Tarihi İstanbul dokusunun ortasında yer alan külliyenin merkezinde çifte minareli Cami, külliyenin çevresini dolaşan sivri kemerli pencere açılıkları olan kuşatma duvarına yerleştirilmiş türbesiyle bir yapı kompleksinin ayrı ayrı birimleri olarak resimlenir. Tipik bir İstanbul semtinin, Büyük bir olasılıkla, çevresini saran ev yapılarının özellikler, Cami ve Türbenin konumları nedeniyle Üsküdar Mihrimah Camii’nin gece görüntüsü içinde beliren külliye, cephe kaplamaları olan taşların doğal renkleriyle armoniler yaratan mavi ışıkla aydınlanır. Tepeden aşağıya doğru kademeler halinde inen mimari doku, çevresi Selvilerle çevrelenmiş Türbe yapısıyla sonlanırken hayatın sonunu çağrıştırır. Ölümün sessizliğini aydınlatan ay ışığı, Türbenin tam karşısında, yüzü türbeye dönük Baykuş’un giderek büyüyen gölgesinin altında kalır. Gecenin sessizliği, yalnızlığı ve ölüm temasının ağır atmosferi, Namık İsmail’in sembollerle temsil edilen romantik ekspresyonlarını belirler.
Çerçeve Tanımı: Sarı yaldız boyalı bitki kabartmalı motiflerin bulunduğu ahşap çerçeveli ve krem rengi ahşap paspartuludur.
Küratör: Zeynep YASA YAMAN
Yapıtlarında izlenimci, dışavurumcu, klasik etkileri konunun gereklerine göre kullanan sanatçı, figüratif büyük kompozisyonlar yapmıştır. … İzlenimci kuşağı arasında özgün bir yer edinen Namık İsmail’in izlenimci yanı daha çok manzaralarda ortaya çıktı. Son Mermi, onun Şişli Atölyesi’nin savaş konulu hamasî yaklaşımını gösteren resimlerindendir.
Kaynakça: Z. Yasa-Yaman, (Ed.), İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Sanat, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012, s. 192.