Cemal Bingöl, 1912 yılında Erzurum’da dünyaya gelmiştir. Bingöl’ün resme ilgisi, Erzurum Öğretmen Okulunda Saim Özeren ve Eşref Üren’den almış olduğu dersler ile başlamıştır (Giray, 2009, s. 370). Sanatçı, resim öğretmeni yetiştiren Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü Resim Bölümünde 1933 yılından itibaren eğitim almıştır. Enstitüdeki eğitim hayatı süresince ressam arkadaşlarının sergilerine katılmış ve çıkardıkları dergilere yazılar yazmıştır (Bingöl Aile Arşivi).
1936’da Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümünden mezun olmuş, Ankara ve Yozgat’ta çeşitli okullarda resim öğretmenliği yapmıştır (Pelvanoğlu, 2007, s. 252).
Yozgat Ortaokul Talebeleri Londra’da
Ressam, 1942 yılında Yozgat Ortaokulundaki başarılı resim öğretmenliği sırasında, Yozgat Halkevi Salonunda ilk kişisel resim sergisini açmıştır. Ayrıca öğrencilerinin resim çalışmalarından derlediği bir seçkiyi, 1940 ve 1942 yılları arasında Yozgat, Ankara ve İstanbul da sergilemiştir (Bingöl Aile Arşivi).
Cemal Bingöl’ün aktarımıyla üç yıllık çalışmanın sonucunda 11-16 yaşları arasında 730 kız ve erkek talebe tarafından 1800 resim yapılmıştır. Bunun 210’u desen, 30’u afiş 48’i pastel, 624’ü suluboya ve 792’si yağlı boya, 96’sı ise büyük üstatlardan yapılmış kopyalardır. Sergiler bu eserlerden oluşturulan seçkiler ile açılmıştır (1975, s. 9).
Bingöl’ün çabalarıyla Yozgat Ortaokulu öğrencilerinin resim sergisi, 1943 yılının 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda Londra Halkevinde açılmış, iki yıl boyunca İngiltere ve İskoçya’daki pek çok şehir ve okulda da sergilenmiştir. Sergi, Türk çocuklarının resim sanatına yeteneklerini göstermesi bakımından önemli bir gelişme olarak değerlendirilmiştir (Süha, 1942, s. 4).
Sergi Edinburg Üniversitesi Güzel Sanatlar Tarihi Profesörü Herbert Read tarafından coşkulu bir nutukla açılır:
“…Öğretici Cemal Bingöl’e son derece müteşekkir olmalıyız; çünkü kendisi hiç şüphe bırakmayacak şekilde ispat etmiştir ki çocuklarda yaratıcılık hassasının boğulması tabii bir zaruret değildir ve çocuklarda öğretim ve gelişme denilen şey onlarda doğuşta mevcut olan kabiliyetin ta sonuna kadar devamlı ve aralıksız surette gelişip serpilmesi manasına gelmelidir…” (Büyüker, 2021, s. 13-14).
Yozgat, Ankara, İstanbul ve İngiltere resim sergileri Cemal Bingöl’ü ve Yozgatlı öğrencilerini manşete taşımıştır.
Bir Ressamın Hayatı Roman Oluyor
1940’lı yıllarda Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti ve Ankara Radyosu Müdürü olan Vedat Nedim Tör çocuk resimleri sergisinin düzenlenmesinde de katkısı olan bir isimdir. Tör, bir vesile ile geldiği Yozgat’ta Cemal Bingöl ve talebelerinin çalışmalarına hayran kalmıştır. Yozgat, İstanbul ve Ankara’da büyük bir takdir ve beğeni gören sergiyi, Londra’daki Türk Halkevinde teşhir edilmek üzere yönlendiren Vedat Nedim Tör olmuştur. O zamanlar Londra Büyükelçisi ise Rauf Orbay’dır.
Tör, resim öğretmeni Bingöl ve Yozgatlı ortaokul talebelerinin ilham veren başarı hikâyelerini 1943 yılında “Resim Öğretmeni” adlı kitabında ölümsüzleştirmiştir. Yazar, kitabında Cemal Bingöl’den “Mehmet öğretmen” ismiyle bahsetmiştir. Bingöl, daha sonra bu ismi kendi kitabında da aynı şekilde kullanmıştır.
“Resim Nedir, Nasıl Yapılır, Nasıl Öğrenilir?”
Pedagojik eğitim ve sanat tarihi açısından genç Cumhuriyet’in en dikkat çekici sergilerinden biri olarak anılan bu etkinliğin gerçekleşmesinde en büyük pay çocuk resmi konusunda kendine özgü bir pedagojik yöntem uygulayan Bingöl’e aittir. Serginin gerek yurt içinde gerekse Londra basınında ilgiyle karşılanıp olumlu eleştiriler almasından sonra Bingöl, çocukta görsel algı ve resim yeteneğinin geliştirilmesi konusunda kuramsal çalışmalara ağırlık vermiştir. 1975 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan “Resim Nedir, Nasıl Yapılır, Nasıl Öğrenilir?” adlı kitabı, bu çalışmalarının ürünüdür.
Cemal Bingöl yazdığı bu eserin usul ve üslubuyla farklı bir bakış açısı sunmuştur. Zira didaktik, öğretmeye dayalı bir metot değil, tamamen kendisini devre dışı bırakarak Mehmet isimli resim öğretmeni şahsında resmi sevdirici bir metotla kitabı kaleme alıp yayınlamıştır. Kitabın içeriğini hatıra ve tecrübeleriyle desteklemiştir (Büyüker, 2021, s. 14-15).
Mektepten Memlekete Dönüş
Yurt gezilerine katılan sanatçı, 1943 yılında Bingöl’e, 1945 yılında ise Yozgat’a gitmiştir. Bu yörelerden değişik kompozisyonlarla dönmüştür. Gittiği yörelerin efsanelerini, doğal güzelliklerini ve Anadolu insanının yaşamını tanıması açısından yurt gezileri bir fırsat olmuştur. Bingöl’ün 1944 tarihli “Bingöl Efsanesi” adlı eseri bu dönemin etkilerini yansıtmaktadır.
Bingöl Efsanesi’ne göre “Bir avcı vurduğu kuşu gölde temizlerken kuş canlanır ve göle dalıp kaybolur. Böylece gölün ab-ı hayat kaynağı olduğu meydana çıkar. Bu sır meydana çıkınca Allah'ın emriyle göl bin parçaya bölünür ve hangisinin ab-ı hayat kaynağı olduğu bilinmez olur.” (https://bingol.ktb.gov.tr/) , 03.09.2024).
Bingöl, yurt gezilerinin etkilerinin sürdüğü 1950’li yıllara kadar uzanan dönemde figüre bağlı kalmış ve bu yönde yapıtlar vermiştir. Konusunu Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden aldığı resimlerinin yanı sıra peyzaj, natürmort ve portrelerde de doğa incelemesini ön planda tutan izlenimci bir anlayışa bağlı kalmıştır.
Sanatçı, 1955 yılında tekrar yurt gezisine katılarak İzmit’e gitmiştir. Burada peyzaj ve halı dokuyan kızlar temalı, yerel motiflerden hareketle Kübizm etkili deformasyonların görüldüğü bir seri resim yapmıştır. Bu tarzdaki “İzmit” ve “Halıcılar” adlı eserleri ile 1956 yılında TBMM tarafından düzenlenen Vilayet Tabloları Sergisi’ne katılmıştır.
1957 yılında Bingöl Efsanesi’ni konu alan bir dizi resim daha yapmış ve bu eserlerle 18. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne katılmıştır.
Paris ve Lhote Atölyesi Yılları…
Figürden Soyuta Doğru
1948-1950 yılları arasında kaldığı Fransa’da André Lhote[1] Atölyesinde çalışmıştır (Atatürk ve İnkılapları Resim Sergisi Kataloğu, 1981). Bingöl de birçok Türk sanatçısı gibi sanat anlayışında köklü bir değişim geçirecektir. Lhote'un Paris'te açtığı ve iki dünya savaşını kapsayan kaotik dönemde başında olduğu atölye bütün dünyadan sanatçılar için hem bir “Akademi” hem de Modernizmi kavramakla ilgili bir eğitim kurumu olmuş ve Bingöl gibi öğrencileri aracılığıyla ülkemizdeki Akademi ve sanat anlayışına etki etmiştir. Bingöl, notlarında André Lhote için düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir:
“A.L. çok tenkit edilir, üstelik beğenilmez. Öyle ki ondan küçümsenerek söz edilir, hem de öğrencileri, eserlerinden yararlanan eleştirmenler ve matbaa sahipleri tarafından. Oysa nasıl insan düşünce bakımından evreni aşamazsa bugün Türkiye’de resim sanatı üzerinde ileri sürülen fikirler de Lhote’u aşamaz. Çünkü ileri sürülenler ya ondan mülhemdir ya da doğrudan doğruya O’ndan alınmıştır (Bingöl Aile Arşivi).
Bingöl, memlekete döndükten sonra Eşref Üren’in yolundan ayrılmış ve empresyonist paletini bir kenara bırakmıştır (Tollu, 1954). Lhote kökenli, Kübizm kaynaklı geometrik renk lekelerinin oluşturduğu biçimsel düzenlemeler bu dönemde Bingöl’ün sanat anlayışına doğrudan etki etmiştir (Giray, 2009, s. 370). Türkiye’de geometrik abstre veya geometrik non-figüratif olarak adlandırılan anlayışın öncülerinden olmuştur[2].
Nurullah Berk ve Adnan Turani tarafından Bingöl’ün soyuta geçiş aşaması şu şekilde değerlendirilmiştir:
“Non-figüratif anlayıştaki resim çalışmalarına kolajdan yararlanarak başlamış, kolajı soyut resim öğesi olarak kullanmıştır. Aslında kolaj, boyasal anlatımdan konkre anlayışa geçiş yolunda Fransız kübistleri tarafından ortaya atılmıştır ve kullanıldığı resimler tamamen figüratiftir. Oysa Bingöl, kolajdan soyut resim ögeleri olarak yararlanmıştır. Giderek kolajdan vazgeçen Cemal Bingöl resimlerinde, statik, geometrik bir motifin oluşmasına yardımcı olan yüzey parçalanmalarına, akılcı bir biçimde öğelerin arıtılmasına, renk yönünden de son derece çekingen davranmaya büyük önem verdi. Oysa Batıda figüratif kübizm renksiz, non- figüratif kübizm ise renkçi idi. Bingöl’ün son derece disiplin isteyen ve resmin tüm yüzeyinin arı bir hesabını öngören resmi, hazır önceden çizilmiş siyah- beyaz taslaklara yer vermemektedir. Bu nedenle Bingöl’ün resimlerinde bütün akılcı kompozisyon tutumuna rağmen, motif ve tablo zemini, sürprizli sonuçlarla biçimlenmektedir. Onun non-figüratif resimleri basit biçim kesişmelerine dayanan bir geometrizma değildir ve doğasal bir biçim anımsaması da bu çalışmaların içeriğinde, işin başında olsun, sonunda olsun söz konusu olmamıştır. Hatta onda bizim soyut folklorik malzememiz de düşünülmemiştir. Boyanın dokusal esprisi de Bingöl’ün resimlerinde yer edinmemiştir. Hacim kavramına da yer vermeyen sanatçı, disiplinli, matematiksel neredeyse duygusuz denebilecek bir tutumla, her defasında çalışmasını şiirimsi, geometrik, kesin sınırlı ve son derece sade fakat sürpriz sayılabilecek bir motifle sonuçlandırmıştır. Bingöl 1953’lerde başlayan geometrik non-figüratif anlayıştaki resim çalışmalarını kesintisiz olarak 1975’lere değin sürdürmüştür” (1981, s. 196-197).
Turan Erol, Bingöl’ü “soyut resmin en saf ustası” olarak tanımlamıştır (Bingöl, 2003, s. 56). Arseven’e göre ise sanatçı, bu dönemde ayrıca eski yazımız sülüs hattından aldığı ilham ile kendine has bir kompozisyon meydana getirmiştir (1956, s. 294).
Soyut sanatın Türkiye’de yaygınlaşmaya başlaması ile bu dönem için resim sanatımızda Cemal Bingöl kaligrafiden hareketle geleneksel ve özgün olanı birleştirme çabası içerisinde olmuştur. Bingöl gibi gelenekselin izini süren Sabri Berkel nakış, Adnan Çoker ise mimariden hareketle sanat ve kültürleri geçmiş deneyim ve biçimleri ile çağdaş sanatta özgün yorumlara ulaşmışlardır (Öndin, 2008, s. 64).
Orhan Bingöl’ün aktarımına göre C. Bingöl 1979’da kaleme aldığı otobiyografisinde:
“Çizgi sürekliliği ile sağlanan ritim bize özgü olduğuna göre arkadaşlarımın yapıtlarında da onun az ya da çok izlerine rastlamam gerekirdi. Gerçek de öyle idi. Non-figüratif alanında Sabri Berkel, Cemal Tollu, Abidin Dino, Fikret Mualla ve Nurullah Berk’te aynı beğeniyi buldum. Araştırmalarımda eski yazı ustalarımızın aynı ritim beğenisine önem verdiklerini, hatta bunlardan Ahmet Karahisari’nin levhalarında kalemi hiç kaldırmadan tek hatla yazdığını ve bu özelliği ile ün yapmış olduğunu saptadım. Bu beğeninin eski Türk mimarlık sanatında da bulunduğunu sanırım. İlk görenlerden birisinin de ünlü usta Bruno Taut olduğunu Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi yapısında bu beğeniyi canlandırmaya özen gösterdiğini anladım. Eflatun ‘Ben cetvel, gönye ve pergelle ulaşılan ebedi güzellikten söz ediyorum.’ der. Ben de eski hattatlarımızın yazıda ulaştıkları ritim güzelliklerine resimde varmaya çalışıyorum. Çünkü çizgide non-figüratif sanat anlayışının en olgun örneklerini dünyada ilk kez onların verdiklerine inanıyorum.” (2003, s.52).
İlk Non-Figüratif Sergi
Bingöl, 1954 yılında Ankara Helikon Galerisinde tamamı non-figüratif yapıtlardan oluşan “Collage” adlı bir sergi açmıştır (Tansuğ, 1993,s. 246).
Bingöl’ün tamamını soyut eserlerden oluşturduğu bu sergi aslında Türk resim sanatımız açısından önemli bireysel gösterilerden biri olmasına ve Bingöl’ün kendi sanat çevresi ve halk arasında büyük heyecan yaratmasına karşın basının sergiye mesafeli yaklaştığı o dönem çıkan yazılardan anlaşılmaktadır. Eşref Üren, Arif Kaptan, İsmail Altınok, Mahir Yalnız gibi isimler yazılarında sergiden şu şekilde bahsetmişlerdir:
“Cemal Bingöl katıksız non-figüratif eserlerinden oluşan sergisini Helikonda açtı. Yeni öncü sanatı savunan Ankara gazetelerinin tenkitçileri dut yemiş bülbüller gibi niye sustular? Bir gazetede bir sergi için iki tenkit yazısı çıktığı görülmüştür. Ankara’mızda… Bereket versin ki dergilerde bu oturaklı sergi yalnız kalmadı. Arif Kaptan, İsmail Altınok kaleme sarıldılar…” (Üren, 1954, s.16).
“Non-figüratif adı bizim sanat çevresi için yeni bir şey. Hatta çok yeni demek daha yerinde olacaktır. Eski işlerinin arasına bunlardan birkaç tane serpiştirmek değil, yalnız non-figüratif yolda çalışılmış resimlerle sergi açmak memleketimizde bir ressamın kolaylıkla cesaret edebileceği bir iş sanılmasın” (Kaptan, 1954, s.22).
“Helikon Galerisinde yeni bir sergi açıldı. Resimlerin hepsi de non-figüratif anlayışında ve kâğıt yapıştırma tekniğiyle yapılmış. Ressam Cemal Bingöl’ün şekil-renk-his karışığı alemi, seyircileri tamamiyle sardı ve hiçbir konusu olmayan bu resimler ile seyirciler arasında sırra ait bir münasebetin teessüs ediverdiği görüldü. Bu resim ne anlatmak istiyor? Bu neye benziyor? gibi konuşmalar oluyordu. İşte katıksız plâstik heyecanın ta kendisi. İşte, Anadolu’nun heyecanı. Kilimlerimiz, asırlardır bu milleti bu heyecanla kıvrandırmamış mıdır?” (Altınok, 1954, s. 21).
“…Fransızcaya göre non-figüratif suretiz manasına gelir. Cemal Bingöl sergiyi açmadan evvel non-figüratif hakkında bir konferans da verdi. Bu harika sanat cereyanını evirdi çevirdi nihayet bir müsellesin içine soktu. Soktu da ne kendisi çıkabildi o müsellesin içinden ne de seyirci…” (Yalnız, 1954, s.10).
Farklılık İçinde Birlik: Siyah Kalem Grubu
1960 yılında Avusturya Grafik Sanatlar Sergisini İstanbul ve Ankara’da düzenleyen Prof. Franz Ruby; İhsan Cemal Karaburçak, İsmail Altınok, Ayşe Tör, Asuman Kılıç, Solmaz Tuğveli, Selma Arel ve Cemal Bingöl ile tanıştıktan sonra onların resimlerini Avusturya’da sergilemeyi teklif etmiştir (Günay, 1965, s. 25). Sanatçıların eserleri 10-30 Nisan 1961 tarihleri arasında Viyana am Modenepark, 17 Mayıs-7 Haziran 1961 tarihleri arasında ise Klagenfurt am Wörthersee’de sergilenmiştir (Sergi Broşürleri, Bingöl Aile Arşivi). Sanatçılar, 1961 yılında Avusturya’daki sergilerden sonra Cemal Bingöl’ün teklifiyle “Siyah Kalem” adı altında birleşir. Bu Gruba daha sonra Turan Erol da dahil olmuştur (Günay, 1965, s. 25).
Bingöl, grubun sergilerinde yer alan yapıtlarında yıllardan beri devam ettiği düz yüzeylerdeki geometrik formlarına dörtgenler ekleyerek tuvali daha küçük yüzeylere bölmüş, tuvalde iki boyuta sadık kalmıştır. Eğri çizginin de kompozisyona girdiği, yan yana üst üste, bazı yerlerde kesişen üçgenler ile resimlerinde adeta bir halı dokumuştur (Eren,1965, s. 5).
Grup üyelerini bir arada tutan en önemli nedenlerden biri Bingöl’ün Helikon Derneğinde düzenlediği atölye çalışmaları olmuştur. 1965 yılında Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde düzenlenen sergi sonrasında üyelerin ortak bir sanat anlayışları olmaması nedeniyle grup dağılmıştır (Özsezgin ve Altıner 1982, s. 81).
Yurt Dışı Sergileri
Bingöl, Siyah Kalem Grubu’nun etkinliklerinin dışında 1960’lı yıllarda ülke sanatını yurt dışında tanıtmak için gezici karma sergilere katılmıştır.
1962’de Pascagoula Art Association tarafından Mississippi’de tertip edilen Contemporary Turkish Art Studio 7 etkinliğine yedi eseri ile katılmıştır. Çağdaş Türk Sanatı Sergisi, bundan sonra Avrupa’da sırasıyla; 20 Eylül 1963’te Brüksel Güzel Sanatlar Sarayında, 14 Ocak 1964’te Paris Modern Sanat Müzesinde, 17 Mart 1964’te Berlin Haus am Lützowplatz Salonunda, 11 Mayıs 1964’te Viyana Dekoratif Sanatlar Müzesinde, Almanya Linz Wolfgang Gurlitt Müzesi Neue Galeride gerçekleştirilmiştir (Berk, 1964).
Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Kurucu Müdürü Ressam Cemal Bingöl
Devlet bursuyla yurt dışında eğitim gören Bingöl, ülkesine olan hizmet borcunu yaşamı boyunca şevkle yerine getirdiği vazifelerle ödemiştir. Ders verdiği ilk ve orta dereceli okullar ile enstitülerde eğitimci yönü ön plana çıkan sanatçı, kültür-sanat alanında idari görevler de üstlenerek çeşitli konumlarda verimli ve etkili bir memuriyet hayatı geçirmiştir.
31.03.1961- 26.06.1967 tarihleri arasında yürüttüğü galeri müdürlüğü boyunca Bingöl, çok sayıda ulusal ve uluslararası serginin açılmasına vesile olmuş pek çok sanatçının hayatına dokunarak rehberlik etmiştir. Turan Erol bir yazısında Bingöl’ün sanatçılara verdiği destek ile ilgili şöyle bir anekdot paylaşmıştır:
“Bana Hüseyin Yüce’nin resimlerini geçen ilkbahar ilk kez Cemal Bingöl gösterdi. Resim delisi Cemal Bingöl, Hüseyin Yüce ile yakından ilgilendi ve ona “Köylü Ressam” adını verdi. 16 Mart 1967 Cuma günü Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde ilk büyük sergisi açılan Hüseyin Yüce sanat hayatımıza cümle kapısından değil de pencereden veya bacadan girercesine giriyor, şaşkınlık ve hayranlık uyandırıyor” (Erol, 1967).
Ressam, 1963 ve 1964 yıllarında 24. ve 25. Devlet Resim ve Heykel Sergilerinde jüri üyeliği yapmıştır. Bingöl’ün müdürlüğü döneminde 1967 yılında ilk kez Devlet Resim ve Heykel Sergisine ev sahipliği yapan Galeri, bundan sonra bu amaçla birçok kez hem eser toplama merkezi hem de sergi salonu olarak kullanılmıştır.
Rasyonel Tutum, Us ve Duygu Birliği
Uzun bir aradan sonra Bingöl’ün retrospektif sergisi 1 Şubat 1979 tarihinde Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde açılmıştır. Farklı dönem, biçim ve anlatım tarzındaki 50 yıllık üretiminin tüm sanatsal dönemlerini kapsayan retrospektif sergisini Kaya Özsezgin şu şekilde değerlendirmiştir:
“…Cemal Bingöl, birbirine karşıt görünen üslup birimlerinde, anlatım çeşnilerinde, sanatın temel yasası olan öz-biçim ilişkisini gözden uzak tutmuyor; resmini bu ilişkilerin üzerinde farklı beğenilerle geliştirmeyi seviyor. Onda tüm değişkenliğe karşı değişmeyen rasyonel tutum, us ve duygu birliğidir…” (1979, s. 26-27).
Bingöl resminde dert edindiği problemleri, konusunu Yunan mitolojisinden aldığı “Leda ve Kuğu Miti” serisi üzerinde uzun yıllar boyunca çözmeye çalışmıştır. Leda resimleri hem 1979’daki hem de 1984’teki sergilerinde yer almıştır. Bu resimler, müşkülpesent olması gereken bir bilim adamının yıllarını vererek ulaşmaya çalıştığı bilimsel sonuçlar olarak değerlendirilmiştir[3] (Bingöl, 2003, s. 55-56).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Onur Ödülü
Bingöl, 1940 yılında düzenlenen 2. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nden başlayarak 1989 yılında düzenlenen 50. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne kadar Devlet Sergilerine aralıksız katılmıştır. Geometrik non-figüratif eserleri ile 26. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda ikincilik ödülü, 40. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda başarı ödülü ve 50. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda da birincilik ödülü kazanması dönemi içinde bu yenilik hareketinin beğenildiği ve desteklendiğini göstermektedir. Ayrıca 1982’de 43. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ndeki “Vav” ve 1988’de 49. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ndeki “Kompozisyon” adlı eserleri Jüri kararıyla Ankara Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonuna dahil edilmek üzere satın alınmıştır (https://arhm.ktb.gov.tr/)
Fransa ve İtalya’da 7 özel koleksiyonda, Türkiye’de çeşitli kamu koleksiyonlarında ve özel koleksiyonlarda, sanat galerilerinde eserleri mevcuttur. Ankara Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda 25 adet, İzmir Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda ise 2 adet eseri bulunmaktadır.
Bingöl, 2 Haziran 1984 tarihinde Kibele Sanat Galerisinde açılışı gerçekleştirilen retrospektif sergisinde “Kültür ve Turizm Bakanlığı Onur Ödülü” almıştır (1. Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali, 1986:12).
Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ndeki Eserleri
R-0375-Kompozisyon,
R-0376-Kompozisyon,
R-0377-Resim,
R-0506-Kompozisyon,
R-0536-Pentür,
R-0592-Resim 2,
R-0610-Mehmet Kaplan'ın Portresi,
R-0660-Kompozisyon,
R-0731-Kompozisyon,
R-0957-Halı Dokuyan Kız,
R-0958-Resim,
R-1007-Kompozisyon(Kırmızı),
R-1009-Resim,
R-1050-Düzenleme,
R-1068-Ahmet Karahisarı Anısına Halı Deseni,
R-1181-Kompozisyon,
R-1319-Resim,
R-1554-Devini,
R-1833-Halıcılar,
R-1835-Resim-I-1979,
R-1836-Vav – 1982,
R-1997-Ayışığı,
R-2233-Bardakta Çiçekler,
R-2678-Resim,
R-2828-PENTÜR
İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri
İR-0361, Siyah Fonlu Natürmort
Altınok, İ. (1954, Ocak). Cemal Bingöl ve Non-figüratif Resim. Kaynak Sanat Dergisi, 8 (90).
Arseven, C. E. (1956). Türk Sanatı Tarihi III. MEB Yayınları, İstanbul.
Atatürk ve İnkılapları Resim Sergisi. (1981, 10 Aralık). Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı.
Berk, N. (1964). Çağdaş Türk Sanatı Avrupa’da. Akademi Dergisi, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, 2, 12-16.
Berk, N. ve Gezer, H. (1973). 50. Yılın Türk Resmi ve Heykeli. T.C. İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
Berk, N. ve Turani, A. (1981). Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi. 2, Tiglat Yayınları, İstanbul.
Bingöl Aile Arşivi. (Bilgi, belge ve fotoğraflar).
Bingöl, C. (1975). Resim Nedir, Nasıl Yapılır, Nasıl Öğrenilir? MEB Yayınları, İstanbul.
Bingöl, O. (2003). Vefatının 9. Yılında Babam, Ressam Cemal Bingöl ve Leda. Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, 3, 51-56.
Büyüker, K. (2021). İçinden Şimendifer Geçmeyen Bir Vilayetin Orta Mektep Çocuklarına Resimi Sevdiren Adam: Cemal Bingöl ve Yozgat Günleri (1937-1943). Çare Dergisi, 13-15.
Eren. C. (1965, 9 Kasım). Siyah Kalem Grubu. Ulus Gazetesi.
Erol, T. (1967, 21 Mart). Köyden Gelen Ressam. Ulus Gazetesi.
Giray. K. (2009). Ziraat Bankası Resim Koleksiyonu. Ziraat Bankası Yayınları, İstanbul.
Günay, L. (1965, Ocak,). Siyahkalem. Dost, 2. Dizi, Türk Sanatında Yeninin Güzelin Değerlinin Dostu, 16.
Kaptan. A. (1954). Bir Non-Figüratif Resim Sergisi. Mülkiye Fikir ve Sanat Dergisi, 2 (22).
Öndin, N. (2008). Cemal Bingöl, Modern ve Ötesi:1950-2000. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Özsezgin, K. (1979, 12 Şubat), Tüm Dönemleriyle Cemal Bingöl. Milliyet Sanat Dergisi, 310, 26-27.
Özsezgin, K. ve Altıner. M. (1982). Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi. Tiglat Yayınları, İstanbul.
Pelvanoğlu, B. Editör (2007). (Ed.) Modern Türk 2: Özel Koleksiyonlardan: Bilge –
Cecen – Kabakçı – Saka – Taviloğlu Koleksiyonları 1950 – 1970 Dönemi Resim Sanat. İstanbul Sanat Müzesi Vakfı, İstanbul.
Süha, B. (1942,18 Ağustos). Yozgatlı Küçük Sanatkârlar. Ulus Gazetesi.
Tansuğ, S. (1993). Çağdaş Türk Sanatı. Remzi Kitabevi, İstanbul.
Tollu, C. (1954, 28 Nisan). Bir Konuşma. Yeni Sabah.
Tör, V. N. (1943). Resim Öğretmeni. Akba Kitabevi, İstanbul.
Üren, E. (1954, 1 Mart). İlk Non-Figüratif Sergi. Devrim Gençliği- İlim Fikir Sanat Dergisi, Türkiye Milli Talebe Federasyonu, 21,16.
Yalnız, E. M. (1954, Temmuz). Non Figüratif. Türk Sanatı- Edebiyat Fikir Sanat Mecmuası, 25,10.
Yasa Yaman, Z. (2002) d Grubu 1933-1951. (Sergi Kataloğu), Haz. Nihal Elvan, YKY İstanbul.
1. Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali. (1986). Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara.
İnternet Kaynakları
Ankara Resim ve Heykel Müzesi web sitesi için: https://arhm.ktb.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 17.09.2024).
Cemal Bingöl web sitesi için: http://www.cemalbingol.com/cb06a.htm (Erişim Tarihi: 20.08.2024).
Bingöl Efsanesi için: https://bingol.ktb.gov.tr/TR-56983/bingol-adinin-kaynagi.html (Erişim Tarihi: 03.09.2024).
“Londra Halkevi’nde Açılan Yozgatlı Ortaokul Talebelerin Resim Sergisi”, Ulus Gazetesi, 10 Temmuz 1943, Sayfa 5, için: https://www.gastearsivi.com/gazete/ulus/1943-07-10/1 (Erişim tarihi, 01.09.2024).
André Lhote, Life and Works için: https://andre-lhote.org/life-and-works (Erişim Tarihi: 01. 09. 2024).
[1]André Lhote (1885- 1962) Kübizm’e ilk geliştirildiği dönemde ilgi göstermeye başlamış ve 1917 yılında Sentetik Kübizm akımına katılmıştır (Yasa Yaman, 2002, s.5). 1925 yılında Montparnasse semtindeki Odessa Sokak’ta kendi resim atölyesini açmıştır (“André Lhote, Life and Works”, https://andre-lhote.org/life-and-works, Erişim: 01 Eylül 2024,). Lhote atölyesi yerli ve yabancı öğrenciler için önemli bir eğitim merkezi olmuştur.
[2] Cemal Bingöl uzun süre geometrik-abstre denilen türden çalışmalarına devam etmiştir. Cetvelle çizilmiş etkisini veren kesin alanlar, katı sınırlar içinde birbirinden ayrılmakla beraber, çoğu zaman çok ahenkli renk sistemleriyle olgun, gözü dolduran görünürler elde etmiştir (Berk ve Gezer, 1973,s.84).
[3]Dostluklarının değil, sanatı ve sanatçıyı değerlendirme yetisinin bir sonucu olarak Turan Erol, Cemal Bingöl hakkında yazılan en son ve en gerçekçi satırları arasında “Cemal Bingöl çok çalışkan bir ressam değildi. Daha doğrusu çok müşkülpesentti. Bu nedenle onun 1960’lı yıllarda yaptığı beş on resim en saf, en katıksız soyuta örnek sayılabilecek bir anlayışın ürünüdür.” derken, kendisinin de hoşuna gitmemiş olacak ki, ilk tümcesini yine kendisi düzeltip bu saptamayı “müşkülpesentliğe” bağlar (Bingöl, 2003, s. 51).
Ankara Resim ve Heykel Müzesi Kitabı, Zeynep Yasa-Yaman, 2012, sayfa-329