Bu dönemin toplumcu gerçekçi resim anlayışını temsil eden en önemli sanatçılarından biri Neşet Günal’dır. Koleksiyonda bulunan “Bağbozumu” (1956) gibi erken dönem çalışmalarında Fernand Léger etkili konstrüktivist anlayışta yapıtlar üreten Neşet Günal, 50’lerin sonlarına doğru “Toprak Adamlar” adını vereceği anıtsal figürlü kompozisyonlarında, kırsal kesim insanını ele alır. Duvar resmi ve fresk tekniğini sanatsal ifade için en uygun yöntem olarak gören sanatçı, pürtüklü/dokulu yüzeyler kullanarak, insan gerçeğini tüm çıplaklığıyla duyurabilmek için özellikle el ve ayakları abartılı, durağan, heykelsi, eylemsiz figürler boyadı, bu gösterimi kırık dökük duvarlar ve çorak köy manzaraları ile destekledi. Sanatçının müzede bulunan “Çocuk ve Ana”, “Çocuklar”, “Ana ve Çocuk” adlı yapıtlarında figürler dramatik gerçekçi bir yapı içindedirler.¹
1956 yılında Neşet Günal, Türkiye Büyük Millet Meclisinin duvarlarına ülkemizin İllerinin resimlerinin asılması amacıyla düzenlenen “TBMM Resimleri Etkinliği için seçilir. Nevşehir’e gönderilir. Neşet Günal’ın, Bağbozumu resimlerini, doğduğu topraklar olan Nevşehir’de yapar. Dünyaya geldiği ve öğrenim süreçlerinin de geçirdiği topraklarla yeniden yüzleşmesi, değişen zaman ve farklı algılanan yaşama Günal’ın yeniden bakışı ve yorumu, yapmış olduğu Bağbozumu adlı eserlerinde ortaya çıkar. Bağbozumu resimleri, Leger etkisinin sürdüğü ve Anadolu insanının yaşamını simgeleyen, kurgusal kompozisyonlardır.²
Neşet Günal resimlerde kırsal kadının özellikle toprakla ve üretimle olan ilişkisini doğrudan sunmamıştır. Hatta erkekleri bile çoğu zaman çalışırken tasarlamamıştır. Tüm bunların yanı sıra köylülerin tarla ya da toprakla sıkı ilişkisi oldukça belirgin bir biçimde ortaya konmuştur. Neşet Günal’ın toplumsal gerçekçi tavrı bu biçimiyle farklıdır ve tarımda kadının onun tasarladığı biçimiyle algılanması gerekir. Zira her resim bizlere çalışma yaptığımız köylerdeki görüntüleri anımsatır. Ressam çocukluğundan aklında kalan ve gözlemlediği dinamikleri fotoğraf gibi kafasına yerleştirmiş ve onları canlandırmış izlenimini her zaman korur. Kadınların çoğunun ayakkabıları olmadan tasarlanması eller ve ayaklar aracılığı ile bir yandan çalışmanın ve emeğin izlerini ortaya çıkarırken, diğer yandan da köylünün kendi içerisinde yoksulluğa doğru farklılaşmasını görürüz. Sonuç olarak konu olarak Orta Anadolu insanını seçen Neşet Günal’ın resimlerindeki imgelerin benzerliğini ve toplumsal ve ekonomik hayat değiştikçe tarımda kadının konumunun değişmediğini resimleri aracılığı ile verdiğini görürüz. Sosyolojik açıdan bunun böyle olduğunu bilmek Günal’ın bir yandan içinde yaşadığı dönemin toplumsal koşullarından haberdar olması, diğer yandan da bunu sanat aracılığı ile yalnızca renkler ve imalar yoluyla vermesi tarımda kadının konumunun değişmesi açısından oldukça önemlidir.³
Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ndeki Eserleri
R-0020, Bağ Bozumu 1956,
R-0021, Ana ve Çocuklar 1958,
R-0404, Ana ve Çocuk 1959,
R-0405, Çocuklar 1963,
R-0782, Halı (Kompozisyon),
B-0129-1962
İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri
İR-0064, Köylü Kız,
İR-0392, Başakçılar
¹ Z. Yasa-Yaman, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Sanat, Ankara Resim ve Heykel Müzesi (Ed. Zeynep Yasa-Yaman), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012, s.387.
² K. Giray, Ankara Resim ve Heykel Müzesi Başyapıtlar, 2. Cilt, Ankara-2020, s. 613-699-600.
³ N. Karkıner ve M. Ecevit, Neşet Günal’ın İzinde Türk Resminde Tarımda Kadın İmgesi: Sosyolojik Bir Çözümleme, Cyprus Internatıonal University, folklor/edebiyat, cilt:18, sayı:69, 2012, s.240