Mustafa Ayaz (1938 - 2024)

Biyografi

Çağdaş Türk Resim Sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz, 1938 yılında Trabzon’un Çaykara kazası Kabataş köyünde doğar. II. Dünya Savaşı’nın bunalımlı yıllarına rastlayan çocukluğu, yoksulluk ve hastalıklarla geçer. İlkokula ancak on yaşında iken başlayabilme olanağı bulan Ayaz’ın resme ilgisi o sıralarda başlar. 1953’de Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne girer. Orta sınıf son sınıfta iken hocalarının dikkatini çeker ve İstanbul Çapa İlk Öğretmen Okulu’nun resim semineri sınavlarına girmesi önerilir. Sınava girer ve kazanır ve böylece yolu belirlenmiş olur. Bu yol sanat yolu olacaktır. 1959 yılında Çapa İlk Öğretmen Okulu’nu bitirir. Bir yıl ilkokul hocalığından sonra, 1960’da Gazi Eğitim Enstitüsü’nün resim bölümüne girer ve oradan 1963’de mezun olur. Üç yıl Çorum İlköğretim okulunda resim öğretmenliği ve atölye şefliği yapar. 1966’da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü asistanlık sınavını kazanır ve 1984 yılına kadar aynı okulda resim hocalığı yapar. 1984’de Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine geçer, 1987’de buradan emekli olur. 1987 yılında Profesör olan Ayaz, aynı yıl Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine atanır ve 1988 yılı başında bu görevinden kendi isteği ile ayrılır. O günden bu yana çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir. Yurtiçinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve on dokuz ödül kazanan sanatçı; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve bienallere katıldı. Ayaz’ın 600’den fazla yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında, 3.000’e yakını da yerli koleksiyonlarda bulunmaktadır.¹

Mustafa Ayaz, 1970’lerde kaligrafik ögelerle oluşturduğu resimle­rine giderek kendini de dâhil etti. Figürlerin birer motif gibi işlendiği re­simlerde, renk ve boya önem kazanırken, Düş ve Gerçek (1979), Ak ve Kara, Resimsel Coşku, Ankara (1979), Anadolu (1979), Yörükler (1971), Çeşmebaşı I gibi yapıtlarında insan- toplum ilişkilerini folklorik değerler eşliğinde görünür kılmayı amaçlar.²

Sanatla tanıştığı ilk andan itibaren azmi ve çalışkanlığıyla döşediği sağlam yolun sonunda, Çağdaş Türk resim sanatının önemli ressamlarından biri olarak adını Türk sanat tarihine yazdıran Mustafa Ayaz’ın eserlerinde öne çıkan ayırt edici özellik başköşeye oturttuğu kadın figürleridir. Kadın imgesini estetik ve resimsel biçime daha uygun bulan Ayaz’ın resmettiği kadınlar, kendisinin doğadaki kadınlara sanatsal açıdan bakışının bir analizi ve sentezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendine has bir yorumlamayla kadın imgesini çalışarak Ayaz kadınlarını resmeden sanatçı için kadının optik görüntüsünden ziyade onun ele alınış biçimi ve özgün bir şekilde yorumlanması önem taşımaktadır. Sanatçının çizgisel anlatım tarzının egemen olduğu eserlerinde, kadınlarını resmederken kullandığı renkler de oldukça dikkat çekicidir. Renk konusunda ön yargıyla resim yapmanın mümkün olmadığını söyleyen Ayaz’ın, kadın figürlerinde kullandığı renklerin kendine özgü bir dili ya da taşıdığı özel bir anlamı bulunmamaktadır. Kırmızı ile başladığını mavi ile bitirebildiğini belirten sanatçı çalıştığı kadın figürlerini renk armonisine göre renklendirmektedir.³ 

Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ndeki Eserleri 

R-0017, Çeşme Başı I -1975, 

R-0094, Resimsel Coşku 1987, 

R-0096, Ak ve Kara 1983, 

R-0443, Düş ve Gerçek- 1970, 

R-0652, Ankara, 

R-0678, Yörükler 1971, 

R-1053, Atatürk, 

R-1146, Anadolu, 

R-1426, Yörükler, 

R-1985, Çeşmebaşı Balesi, 

R-2134, İsimsiz, 

R-2423, İsimsiz, 

R-2424, İsimsiz, 

R-2643, Çelişki, 

İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi'ndeki Eserleri 

İR-0229, Yabani, 

İR-0442, Ressam ve Modeli 

Kaynakça

¹ Mustafa Ayaz Web Sitesi, Mustafa Ayaz Özgeçmiş, Erişim Tarihi: 22.02.2021, https://www.mustafaayaz.com/tr/page/ozgecmis 

² Z. Yasa-Yaman, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Sanat, Ankara Resim ve Heykel Müzesi (Ed. Zeynep Yasa-Yaman), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012, s.427. 

³ S. Güneştan, “Mustafa Ayaz Resimlerinde Kadın İmgesi”, Sanat Eğitimi Dergisi, 2018, 6 (2): 147-165,  s.164.