ÖNSÖZ
Müze yapıları dünya üzerinde var olmaya başladığı günden bu güne, kültürel değerleri yasatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek amacını benimser.
Bu amaç aynı zamanda uygarlıkların tarihinin tanıkları olan sanat eserlerini koruyarak, yasatarak ve tanıtarak tarihe ışık tutmak, düşünce yapısının, felsefi kuramların ve estetik değerlerin görüngüleri olan, hatta tarihi olayların gelişimlerini kanıtlayan en temel kanıt olarak sanat eserlerini tanıtmak ve gelecek nesillere asal kaynak olarak ulaştırmayı hedeflemektedir.
Ankara Resim ve Heykel Müzesi bu amaçla 2 Nisan 1980 tarihinde, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün uzun yıllar geliştirerek hazırlıklarını tamamladığı bir proje olarak açılır. Müzenin açılısının gerçekleştirilmesiyle, Başkent Ankara’nın, dünya başkentlerinde olduğu gibi, çağdaş sanat eserlerinin sergileneceği bir müzeye kavuşması sağlanmış olur. Müze’nin açılması kararı daha 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, dünya ülkelerinde art arda açılan çağdaş sanat müzelerinin arasında yer alması hedeflenerek planlanmıştır. Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fuayesinde ve daha sonraları da Ankara Sergi Evi’nde Devlet Resim ve Heykel Sergileri düzenlenmekte, Yurdu Gezen Türk Ressamları Projesi kapsamında yapılan resimler için açılan sergilerde, Türk resim sanatçılarının ülkemizin coğrafyasında yapmış oldukları kent ve kültür resimlerini belgelemektedir. 1930’lu yılların sonundan başlayarak planlanan ve uygulanan etkinliklerle, resim ve heykel sanatımızın gelişimini desteklemek, toplumun kültür düzeyini yükseltmek amacını güden sergiler açılmakta ve resim koleksiyonları yapılmasını teşvik eden yasalar çıkarılmaktadır.
Bu arada Halk Evleri Resim kolu, günümüzün Müze binası olan Halk Evi salonlarında özel ve karma sergiler için sistemli sergi programları düzenlemektedir. 1938 yılında gerçekleştirilen Devlet Resim ve Heykel Sergileri tüzüğünde, her yıl ödüllü olarak resim ve heykel sanatçılarının katılımı ile resim ve heykel sanatımızın gelişmesini hedefleyen I. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, 1938-1941 yıllarında Maarif Vekâleti Güzel Sanatlar Umum Müdürlüğü görevlerinde bulunan Suut Kemal Yetkin döneminde açılır. Devlet Resim ve Heykel Sergileri etkinliklerinden Başbakanlık, Bakanlıklar, Bankalar ve Devlet kurumlarının resim ve heykel koleksiyonu yapmaya başlamaları ve bu alımların sistemli hale gelmesi teşvik edilir. Bu teşvik 1938-1945 yılları arasında gerçekleştirilen Yurdu Gezen Türk Ressamları etkinliğinin Ankara ve İstanbul’da açılan sergilerinde de sürdürülür.
Zafer Çarsısı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün sergi salonu olarak Devlet Resim ve Heykel Sergilerinin yanı sıra, sanatçıların özel sergilerine olanak sağlamaya başladığında, koleksiyon yapmak bir gelenek olarak kurumların kazanımları arasında yerini almıştır.
Böylece, ilerleyen yıllar içinde, Bakanlıklar ve Devlet kurumları kendi sanat koleksiyonlarını yapmayı ve kıymetli sanat eserlerini hazine değerindeki koleksiyonlarına kazandırmayı bir kural olarak benimsemiş olur. Bakanlıklar ve devlet dairelerinin yanı sıra bankalar da sanat eseri koleksiyonu yapmaya baslar. Resmi koleksiyonlar, Devletin düzenlediği karma etkinliklerin yanı sıra sanatçıların açmış oldukları özel sergilerden de eserler almayı sürdürerek, maddi ve sanat değeri her geçen gün artan ve bu nedenle de çok önemli kazanımlar sağlayan sanat koleksiyonlarına sahip olurlar.
Bankalar, koleksiyonlarında yer alan eserleri koruyacak arşiv sitemlerini ve uygun koşullarda saklanmaları için de gerekli olan depolarını oluştururlar. Sanat koleksiyonları hakkında kitaplar yazdırıp sistemli olarak ulusal ve uluslararası sergiler düzenleyerek, sanatımızın gelişmesine katkılar sağlamayı görev edinmiştir. Bankalar sanat koleksiyonları ile uluslararası bankalar gibi saygınlık kazanırken sanat eserlerinin her gün artan artan tecimsel/ticari değerleriyle de önemli kazanımlar elde etmiştir.
Bakanlıklar ve devlet dairelerinde oluşan ve çalışma odalarına dağılan sanat koleksiyonları da, zaman içinde değer kazanarak önemli tecimsel/ticari kazanımlara dönüşür ve özellikle de Türk Resim ve Heykel Sanatı tarihinin dönemlerini ve gelişmesinin örneklerini kapsamına alır. Geçen zaman içinde, bakanlıklarda ve devlet dairelerinde toplanan sanat eserlerinin doğru depo ve sergileme koşullarının gerekliliği net olarak ortaya çıkar. Bu gelişim, Kültür Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün, bakanlıklar ve devlet dairelerinin sanat koleksiyonlarının Müzesini açma görevini üstlenmesini gerektirmeye baslar. 1960’lı yılların sonlarından başlayarak 1970’li yılların en etkin Ankara Dergisi olan, Ankara Sanat Dergisi, Eşref Üren ve Nusret İslimyeli makaleleri ve sanat haberleri, Başkent Ankara’da bir Resim ve Heykel Müzesinin açılmasını ve bu müzede, resmi kurumlarda yer alan sanat eserlerinin de yer almasını ve tanıtılmasını öneren yazılarla doludur. Üren, Halkevleri koleksiyonlarının da bu Müzenin altyapısını oluşturacak sanat eserleriyle dolu olduğunu belirtmekte ve Müze’nin, Ankara’nın resim ve heykel sergileri gezmeye alışık oldukları Halk Evi binasında açılmasını öngörmektedir. Tarihi Binanın Mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’dur. Etnografya Müzesinin hemen yanında 21 Mart 1927 tarihinde inşasına başlanan Türk Ocağı olarak hizmete açılması planlanan binanın açılısı, kaynaklara göre; tiyatro ve konser salonu ile ana bölümünün olmak üzere iki farklı tarihte gerçekleştirilir. Türk Yurdu’nun 1930 tarihli 27 ve 28/221-222 inci sayısının 86.cı sayfasında, “İstanbul’da münteşir Almanca Türkişe Post Gazetesinin 1 Mart 1930 tarihli nüshasından” açıklamasının yer aldığı haber önce konser ve tiyatro salonunun açıldığını belgelemektedir.
“Dün Ankara Türkocağı, son derece müzeyyen ve muhteşem bir sarayı andıran yeni binasındaki tiyatro ve konser salonu Riyaseticümhur orkestrasının bir konseri ile küşat edilmiştir.”
Türkocagı Binası'nın açılışının özellikle 23 Nisan kutlamalarının 10. yılında yapılmasının planlanması nedeniyle açılış töreninin, konser ve tiyatro salonunun açılısından bir ay 23 gün sonra yapılması dikkati çekmektedir;
“(…) Ankara’nın tarihi bir tepesi üstünde yavaş yavaş yükselerek haşmetli bir mabet manzarasını alan Ocak Merkezi’nin 23 Nisan 1930 açılma günü oldu. 10 sene evvel aynı günde yeni Türkiye’nin temeli atılmıştı. (…) 23 Nisan Çarşamba günü öğleden sonra davetliler Ocağın salonlarını, koridorlarını doldurmuştu. Davetliler arasında Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım Paşa Hazretleri, Vekiller, Meb’uslar, bütün süfera ve sefaret erkânı Kurultay murahhasları bulunuyordu.”
Yapılan iki ayrı açılıştan bir yıl sonra, Türk Ocakları’ndan alınıp 1931 yılında Halk Fırkasına bırakılan bu bina, 1932 yılında Halkevlerine hizmet vermeye başlar. 19 Şubat 1932 tarihinde Merkez Ankara Halkevi binasında, Resim Kolu Başkanlığının sergileme programları kapsamında olmak üzere on dört il merkezinde faaliyete geçen Halkevleri, 1951 yılında kapatıldığında, 404 şubede resim sergileri açmaktadır. Kapatılan Halk Evlerinin koleksiyonu Ankara Resim ve Heykel Müzesi için önemli bir birikim olarak varlığını depolarda sürdürmeye çalışmaktadır.
Müzenin açılışı ile yerlerini bulması beklenen bir başka koleksiyon da, Maarif Vekâletine bağlı olarak Kültür (Hars) Müdürlüğü olarak yapılandırıldığı yıllarda, Kültür Müdürlüğünün arşivi ve kütüphane bölümü olan Milli Kütüphane bünyesine, Adnan Ötüken tarafından alınan resimlerdir. Eşref Üren, Ankara Sanat Dergisinin 1969 yılının Nisan ayında yayınlanan 36’ıncı sayısının 6 ve 7’inci sayfalarında yer alan Enstantaneler adlı köşesinde, Milli Kütüphane Koleksiyonu olarak tanımladığı eserlerin, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün açtığı Ankara Resim ve Heykel Müzesinde yer almasının gerektiğini ve bu uygulama ile resimlerin gerçek yerlerini bulacağını belirtmektedir.
Sonuç olarak, Ankara Türk Ocakları binası, 25 Aralık 1975 tarihli ve 7/11112 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Resim ve Heykel Müzesi yapılmak üzere, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğüne tahsis edilir. Restorasyon süreci, yapının Mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu nezaretinde geçirildiği için uzun geçse de kolay ve doğru sonuçlara ulaşır. Ancak esas zorluk Müze koleksiyonunu oluşturacak resim ve heykellerin bakanlıklar ve devlet dairelerinden toplanabilmesidir. Zordur. Yıllar bu zorluklarla geçer. Ancak önemli olan Ankara Resim ve Heykel Müzesinin açılmasıdır.
Açılısından 37 yıl sonra, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin yeniden yapılanma sürecine girdiğini görmek, gerek Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde, gerekse müze kadrolarında uzman sanat tarihçileri görevlendirilerek düzgün arşivler ve depolama sistemleri gelişmesine katkı sağlamak ve açılış amaçlarının hedeflerine emin adımlarla ilerleyen projeleri geliştirmekte olduğunu tespit etmek gurur vericidir. Koleksiyonuna sahip çıkması ve eserlerinin peşine düşmesinin kanıtı olarak açılan, “Evimdeyim, Bir Dönüş Hikâyesi” sergisini takip eden ve Maliye Bakanlığının çok duyarlı ve dirayetli kararıyla açılan “Mehazin'den Müzeye” sergisi bu gelişimin kanıtlarıdır.
“Mehazin'den Müzeye” sergisi, Maliye Bakanlığımızın hazine değerinde olan sanat koleksiyonunun Ankara Resim ve Heykel Müzesine verilmesidir. Maliye Bakanlığı Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin; kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek hedefine ve yeniden yapılandırma çalışmalarının sonuçlarına güvendiğini belirleyen bu girişimi çok önemlidir. Uygun koruma ve sergileme koşullarına haiz olmayan odalardan alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Ankara Resim ve Heykel Müzesine kayıtlarla teslim edilen resimler, sanat koleksiyonlarını koruma bilinci uyandıracak ve resim sanatımızın tarihinin araştırılarına yeni kaynakları sunacaktır. Tutanaklarla Müzeye teslim edilen resimlerin bir katalogla belgelenmesi ve sergilenmesi de bu tarihi gelişmeyi belgeleyecektir.
Kuşkusuz, Maliye Bakanlığı'nın resimlerinin müzeye teslim edilmesi, dünya müzelerinde yapılan bir uygulamaya uyarlı olarak, diğer bakanlıkların ve devlet dairelerinin koleksiyonlarının da gerçek yerleri olan müzelerine teslim edilmesine örnek ve emsal oluşturacaktır.
Maliye Bakanlığının Ankara Resim ve Heykel Müzesine devredilen koleksiyonu, sanatçıların dönemlerine ışık tutan eserlerinden oluşmaktadır.
…
Sonuç olarak, Maliye Bakanlığı, 1930’lu yıllardan başlayarak Bakanlığın bünyesinde toplanan sanat eserleri arasından, koleksiyon niteliği taşıyanlar koruma altına almak, toplumla paylaşmak ve resim sanatımız üzerinde yapılan araştırmalara kaynak oluşturmak üzere, olması gereken yere, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’ne kayıt altına alınan tutanaklarla vererek Müzemizin büyüyüp gelişmesine ön ayak olmaktadır. Böylece önemli bir süreci de başlatmış olur. Bakanlıklar ve devlet dairelerinde uygun şartlarda bulunmayan eserlerin, Milli Kütüphanenin Kültür Bakanlığının Maarif Vekâletine bağlı olarak çalıştığı dönemlerde kitap ve kıymetli eser arşivi kapsamında oluşan koleksiyonun da müzeye teslim edilmesi için önemli bir sanat yolu açılmış olur.
Prof. Dr. Kıymet GİRAY